Doç. Dr. Dere, anjiyografi eşliğinde yapılan bu yöntemde, karaciğer tümörlerini besleyen damarlara radyoaktif mikrokürelerin verilerek tümör dokusuna yüksek dozda radyasyon ulaştırıldığını belirtti.

TARE’NİN AMACI

TARE tedavisinin amaçları hakkında bilgi veren Doç. Dr. Dere, “Bu yöntem, karaciğerde yer alan primer (karaciğer kaynaklı) veya sekonder (başka organlardan yayılmış) büyük boyutlu tümörlerin küçültülmesi ya da büyümesinin durdurulmasını hedefler. Cerrahi şansı olmayan veya sistemik tedavilere yanıt vermeyen hastalarda yaşam süresini uzatmak ve yaşam kalitesini artırmak en temel amaçtır. Ayrıca bu yöntem, bazı hastalar için cerrahi şansı yaratabilir veya karaciğer nakli bekleyen hastalarda tümörün kontrol altına alınmasına olanak sağlayabilir” dedi.

 

TEDAVİNİN AVANTAJLARI

Harran Üniversitesi Hastanesi Nükleer Tıp Anabilim Dalı Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Zeki Yılmaztekin, PET/BT görüntüleme ile daha etkili tanı, tedavi ve takip süreçlerinin yürütülebileceğini söyledi.

TARE işleminin genel anestezi ya da cerrahi gerektirmediğini vurgulayan Dr. Yılmaztekin, “Bu yöntem sayesinde hastalar genellikle kısa sürede taburcu edilir. Hedefe yönelik olması sayesinde sağlıklı dokular korunur ve karaciğerin sağlam kısmının büyümesi desteklenir. Ayrıca, daha az yan etkiyle tolere edilebildiği için kemoterapiyle kombine olarak da etkili bir şekilde kullanılabilir” dedi.

ŞANLIURFA İÇİN BİR DÖNÜM NOKTASI

TARE tedavisinin sadece Harran Üniversitesi Hastanesi’nde uygulandığını belirten Dr. Yılmaztekin, “Türkiye’de yalnızca belirli ileri