DİYARBAKIR (AA) - AHMET KAPLAN - Diyarbakır'da, evliliklerinin ilk 3 yılında çocuk denemelerinde başarılı olamayan çift, koruyucu aile olduktan sonra biyolojik çocuk sahibi olmanın mutluluğunu yaşadı.

Kentte 2017'de dünyaevine giren E.T. ve F.T, evliliklerinin üçüncü yılına kadar çocuk sahibi olamayınca koruyucu aile olmaya karar verdi.

Uygulama hakkında araştırma yaptıktan sonra Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğüne başvuran çift, yapılan değerlendirmelerin ardından, 3 yıl önce, gelişim geriliği ile bazı sağlık problemleri bulunan çocuğun koruyucu ailesi oldu.

Koruyucu aile uygulamasıyla anne-babalık duygusunu yaşayan, daha sonra biyolojik çocuk sahibi olmanın mutluluğunu da yaşayan çift, çocuklarını birlikte büyütmek istiyor.

- "İlk gördüğümüzde ona hayran kaldık"

Anne E.T. (33), AA muhabirine, tıbben hiçbir sebep olmamasına rağmen çocuk sahibi olamadıklarını belirtti.

"Bu süreçte hep 'bir yerlerde bir çocuğun bizi beklediği' hissi vardı ve bu his o kadar aklıma takılmıştı ki rüyalarıma kadar giriyordu. Bir çocuğun bize ihtiyacı olduğunu hissediyordum. Gerçekten de öyle oldu." ifadelerini kullanan E.T, Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğüne koruyucu aile olabilecekleri 2-6 yaş aralığında kız veya erkek çocuk için başvuruda bulunduklarını, 3 aylık bir sürecin ardından taleplerinin kabul edildiğini söyledi.

Yetkililerin koruyucu aile olacakları çocuğun sağlık ve genel durumu hakkında bilgi verdiğini anlatan E.T, bazı sağlık problemlerinin bulunmasına rağmen geri adım atmadıklarını ve çocuğu istediklerini dile getirdi.

E.T, şöyle konuştu:

"İlk gördüğümüzde ona hayran kaldık, çok sevimli, tatlı bir çocuktu. Onu orada bırakmak istemedik. Oğlumuzun özel gereksinimli biri olması, sağlık sorunlarının olmasını problem yapmadık. Aramızda güzel bir bağ kurduk. Onun hayatımıza girmesiyle birlikte daha mutlu ve enerjik olduk. Hep ona yetişmeye çalıştık. Hiçbir şey kolay olmadı, sağlık problemleri de vardı. Bunlardan biri de gelişim geriliğiydi. Yeme alışkanlığı yoktu, konuşamıyordu. Bunları hemen atlatmadık, hala uğraşıyoruz ama şu an çok iyi durumdayız. Fiziksel ve zeka olarak yaşıtlarıyla aynı duruma geldi. Korucu aile olduğumuz çocuğumuz şu an 5,5 yaşında."

Koruyucu aile olduktan 9 ay sonra hamile kaldığını belirten E.T, "Büyük oğlum hayatımıza dahil olduktan sonra bir çocuğumuzun daha olacağını öğrendik. Bu bizim için bir mucizeydi. Bu haberle çok mutlu olduk. Böyle bir şeyi hiç ummuyorduk. Bunun büyük oğlumuzun kısmeti olduğuna inandık. Şu an yaklaşık 20 aylık olan biyolojik çocuğumuz ve koruyucu ailesi olduğumuz evladımızı birlikte büyütmek istiyoruz." dedi.

- "Biz onu hiçbir zaman bırakmayacağız"

Devletin, çocukların eğitim ve sağlık gibi bütün ihtiyaçlarını karşıladığını fakat onların tek ihtiyacının sevgi olduğunu ifade eden E.T, çocukların aile içinde yaşaması gerektiğini söyledi.

Her aileye koruyucu aile olması tavsiyesinde bulunan E.T, bu çocukların aile ortamına kavuşturulması gerektiğini anlattı.

E.T, şöyle devam etti:

"İlk anne ve babalık duygusunu büyük oğlumuzla yaşadık ve onunla bir bütün olduk. Daha sonra biyolojik çocuğumuz oldu, ondan hiçbir farkı yok. Bizim için küçük oğlum neyse büyüğü de o. Tuttuğumuz eli bırakmayı hiç düşünmedik, düşünmüyoruz da. Bebekliğini beraber yaşadık, çocukluğunu, gençliğini, eğitim hayatını her şeyini bizimle yaşamasını istiyorum. Her ne olursa olsun biz onu hiçbir zaman bırakmayacağız. Dördümüz birlikte bir aileyiz. Umarım hep böyle devam eder çünkü benim biyolojik çocuğumdan hiçbir farkı yok."

- "Çocuğun bir aile içinde büyümesi kadar güzel bir şey yoktur"

Baba F.T. de (33) babalık duygusunu ilk olarak büyük oğlu ile yaşadığını, biyolojik bebekleri doğduğunda daha tecrübeli bir baba olduğunu söyledi.

Anne ve baba olmanın kan bağı ile alakalı olmadığını ifade eden F.T, şunları kaydetti:

"Bence kan bağı çok önemli bir şey değil. Bir çocuk sizin yanınızda büyüyorsa siz onun ailesisiniz. O sizin evladınız. Onun altını biz temizledik, ona yemeğini biz verdik. O benim evladım, onu hiç bırakmayacağım. İnşallah çocuklarımızla güzel yıllarımız olacak. O bizi bırakmadığı sürece hiçbir zaman onu bırakmayacağız. Hiçbir çocuğun anne ve babasız büyümesini istemeyiz. Çocuğun bir aile içinde büyümesi kadar güzel bir şey yoktur."