Üstelik ülkeyi yönetenler attıkları her adımda üzerimize çöken karanlığı daha da zifiri hale getirmeye çalışıyor.

İki gün önce yine böyle bir adım atıldı.

Hükümet 6 milyonu aşkın kamu emekçisi ve emekliye, bizlere toplu sözleşme teklifini açıkladı.

Buna göre hükümet bizlere altışar aylık dilimler halinde 2024 yılı için %14+ %9 maaş artışı, 2025 yılı için ise %6+ %5 maaş artışı teklif etmiştir.

Şaka gibi ama ne yazık ki gerçek.

İktidar Merkez Bankasının hedeflediği, ama her zamanki gibi tutmayacağı bugünden belli olan enflasyon oranlarının bile altındaki teklifi ile hepimizle açıkça alay etmiştir.

Üstelik hükümetin tırnak içinde teklifinde tüm kamu emekçilerinin ortak taleplerine ve 11 hizmet kolunun taleplerine dair tek cümle edilmemiştir. Tüm bunlar “müzakereler devam ediyor” denilip geçiştirilmiştir.

 

Değerli Dostlar,

Kısacası ilk toplantının yapıldığı 1 Ağustostan iki hafta sonra gelinen yerde dağ fare doğurmuştur.

Günlerdir yapılan açıklamaları tüm kamuoyu takip ediyor.

Çalışma Bakanı haftalardır “müzakerelerimizin tüm tarafları memnun edecek şekilde hayırla sonuçlanacağını ümit ediyorum” açıklaması yapıyor.

Bizde buradan soruyoruz, bu teklifte 4 milyonu aşkın kamu emekçisini, 2 milyonu aşkın kamu emeklisini memnun edecek ne vardır?

•             İnsanca yaşamaya yetecek bir ücret artışı var mı? YOK.

•             Taban aylığımıza yansımayan 8.077 TL tutarındaki ilave seyyanen ödeneğe ilişkin bir adım var mı? YOK.

•             Barınma hakkı kapsamında konutu olmayan kamu emekçisine kira yardımı var mı? YOK.

•             Hangi ad altında olursa olsun emekli maaşlarımızı adeta kemiren, tüm ek ödemelerin taban aylığımıza, emekliliğimize yansıtılması var mı? YOK.

•             Büyümeden, refahtan pay var mı? YOK.

•             Yıllardır maaşlarımızı dilim dilim buharlaştıran Gelir Vergisi adaletsizliğine son verilmesi var mı? YOK

•             Ücretsiz servis, yemek, ulaşım taleplerine ilişkin bir adım var mı? YOK.

•             Vekil, ücretli, taşeron, sözleşmeli, İHS’li gibi farklı adlar altında sürdürülen güvencesiz istihdama son verilmesi, güvencesiz istihdam edilenlerin kadrolu-güvenceli istihdama geçirilmesi var mı? YOK

•             Kamu kurumlarında ücretsiz kreşler açılması, söz konusu kreşler açılıncaya kadar kreş yardımı verilmesi var mı? YOK.

•             Kayırmanın, torpilin kapısını sonuna kadar açtığını kabul ettiğiniz, seçim öncesi sözünü verdiğiniz mülakatın kaldırılması var mı? YOK.

•             Kadın kamu emekçilerine; çalışma yaşamında uygulanan, cinsiyetçiliğin, ayrımcılığın, mobbingin son bulması var mı? YOK

•             OHAL KHK’leri ile sorgusuz-sualsiz işinden ekmeğinden edilen kamu emekçilerinin görevine iadesi, 7 yıldır yaşadıkları zulme son verilmesi var mı? YOK.

•             Bizim için en önemlisi Grev Hakkı İle Tamamlanmış Gerçek Toplu Sözleşme Sistemi, Demokratik Bir Çalışma Yasasına ilişkin tek bir cümle var mı? Yine YOK.

 

YOK, YOK, YOK.

Çünkü aslında ORTADA BİR TOPLU SÖZLEŞME TEKLİFİ YOK.

Peki, ne var?

4 milyonu aşkın kamu emekçisini çalışırken daha fazla yoksullukla,

2,5 milyon emekliyi ise daha fazla sefaletle TEHDİT VAR.

 

Bu sefalete dur deme vakti gelmedi mi?

Bugün ya bizleri yok sayan bu yoksulluk, sefalet, güvencesizlik teklifine boyun eğeceğiz. Ya da hangi sendikaya üye olursak olalım kamu emekçisi ile emeklisi ile “hak verilmez mücadele ile alınır” diyerek ortak sorunlarımız, taleplerimiz için mücadeleyi yükselteceğiz.

Bizler sustukça, yetkimizi başkalarına teslim ettikçe başımıza nelerin geldiğini geçtiğimiz 6 toplu sözleşmede gördük.

Kamu işvereni olan hükümetin sesimize kulaklarını kapatamaması, üzerinde pazarlık yapılabilecek yeni ve gerçek bir teklif sunması bizlere bağlı.

Bunun için KESK olarak hükümetin hepimize sefalet-yoksulluk ve güvencesizlik dayatan ilk teklifine karşı ilk uyarımızı yapıyoruz.

Üretimden gelen gücümüzü kullanıyoruz. Bu daha başlangıç, mücadeleye devam diyoruz.

Unutmayalım ki, mücadele edenler her zaman kazanamasa da kazananlar hep mücadele edenlerdir.

Bizleri yıllardır siyasi iktidarın ve yine bu iktidarın Hakem Kurulunun iki dudağı arasından çıkacak kararlara mahkûm eden bu garabet sisteme karşı hangi sendikanın üyesi olursa olsun tüm kamu emekçilerini Yoksulluk Sınırı Üzerinde İnsanca Yaşamaya Yetecek Bir Ücret, Güvenceli İstihdam Demokratik Bir Çalışma Yaşamı, Grev Hakkı İle Tamamlanmış Gerçek Toplu Sözleşme Sistemi için her adımda omuz omuza vermeye davet ediyoruz.

 

KESK URFA ŞUBELER PLATFORMU