İSTANBUL (AA) - Güven Hastanesi Gastroenteroloji Bölümünden Prof. Dr. Sedef Kuran, yutma güçlüğü ile gelen bir hastada, hastalığın sebebi yemek borusundaki kasların koordineli kasılmaması olabileceğini belirterek, "Yemek borusunun alt kısmında olan ve mide ile yemek borusunu ayıran kasın gevşemesinin yeterli olmaması olabilir." ifadelerini kullandı.

Hastaneden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Kuran, gastrointestinal motilite bozuklukları hakkında bilgi vererek, kişilerin yaşadığı yeme, yutma gibi sorunların zaman zaman endoskopide dahi tespit edilemeyen motilite rahatsızlıkları olduğunun altını çizdi.

Kuran, "Böyle bir olguda endoskopi normal gözükebilir, kesin tanıyı ancak özofagus manometrisi ile koyabilirsiniz. Ayrıca hastalığın alt tiplerini de ayırabilir ve uygun tedavi şeklini seçebilirsiniz. Yine yutma güçlüğü olan bir hastada problem yemek borusundaki kasların yetersiz kasılması olabilir ve bu hastalarda da endoskopi normal bulunabilir.

Hatta skleroderma adı verilen cilt ve cilt altı dokuları tutan romatolojik bir hastalığın daha sistemik bulguları ortaya çıkmadan özofagus manometresi ile tanısını koyabilirsiniz. Ya da reflüye bağlı yemek borusunda kasılma problemleri olabilir. Göğüs ağrısı olan bir hastanın kalp ya da akciğer ile ilgili bir hastalığı bulunamazsa yemek borusunun kasılmaları değerlendirilebilir." değerlendirmesinde bulundu.

Gastrointestinal motilite hakkında kapsamlı bilgiler veren Kuran, özofagus, mide ve bağırsak sistemi yani gastrointestinal sistem gıdaların alındıktan sonra parçalara ayrılmasını, bu sırada vücut için gerekli besin maddelerinin emilimini sağlayan hareketli boru şeklinde bir sistem olduğunu kaydetti.

- "Gastrointestinal sistemi hareketleri çok kompleks"

Kuran, ancak gastrointestinal sistemi hareketlerini çok kompleks olduğunu aktararak, "Gıdaları hem iletirken hem de parçalara ayırma ve sindirimde gerekli vücut sıvıları ile karıştırma işlemini yapar. Gastrointestinal motilitede, gastrointestinal sistemin hareket şeklini değerlendiren bir işlemdir.

Özel kateterler aracılığı ile (bu kateterler üzerlerinde basınç sensorleri olan ince kablo şeklindedir) bulunduğu ortamdaki özofagus, mide yada bağırsak sistemindeki kasılma ve gevşemeleri dışarıya basınç skalası şeklinde yansıtır. Bu sayede yemek borusundaki, bağırsağın özellikle son kısmındaki kasılmaları ve gevşemeleri değerlendirebiliriz." açıklamalarında bulundu.

Kabızlığı olan ve dışkılamada güçlük çeken hastaların da gastrointestinal motilite kapsamında değerlendirilmesi ve tetkiklerinin yapılması gerektiğini hatırlatan Kuran, anorektal manometriyi özellikle kabızlığı olan ve dışkılamada güçlük çeken hastalarda değerlendirdiklerini ifade etti.

Kuran, "Yine büyük abdesti tutamayan kaçıran olgularda da anorektal manometri yapılması gereklidir. Bu sayede bağırsak çıkışında yani anal kanaldaki kasların dinlenim basınçları, ıkınma sırasındaki ya da sıkma sırasındaki basınçları değerlendirilir.

Düzgün kasılamayan bu kaslara 'biofeedback' denilen bir çeşit makat ve pelvik taban kaslarının uygun çalışmasını sağlayan bir tedavi yöntemi de denenebilir. Hem gaita kaçıran hem de dışkılamada güçlük çeken uygun seçilmiş hastalar 'biofeedback' tedavisinden fayda görürler."

- Gastrointestinal motilite de tanı ve tedavi

Kuran, hastalığın tanı ve tedavisinde izlenen yol haritası hakkında da bilgiler vererek şunları kaydetti:

"Altta yatan hastalığa göre tedavi planı çizilir. Uygun bir öykü ile öncelikle altta yatan hastalığın akla gelmesi gerekir. Hastaların fizik muayeneleri önemlidir. Olguların gerekliliğine göre endoskopi ve kolonoskoileri yapılır, yine gereken olgularda yemek borusunun ya da bağırsak son kısmının ilaçlı radyolojik görüntülemelerine ihtiyaç duyulabilir.

Genelde kesin tanı manometri ile konulur. Cerrahi de uygun hastalarda seçilir. Örneğin Akalazya hastalığında altta yatan tipe göre yemek borusunun altındaki kasın balon ile genişletilmesi, cerrahi ya da endoskopik olarak bu kasların kesilmesi 'peroral endoskopik myotomi'(POEM) işlemi yapılabilir. Olguların altta yatan hastalıklarına göre tedavi seçilir."