Artİstanbul Feshane’de gerçekleşen yemekli çalışma toplantısına Almanya, Avusturya, Çekya, Estonya, Finlandiya, Fransa, Hırvatistan, Hollanda, İrlanda, İsveç, İtalya, Letonya, Lüksemburg, Litvanya, Macaristan, Portekiz, Romanya, Slovakya ve Yunanistan’dan Başkonsolos ve Büyükelçi düzeyinde temsilciler katıldı.

“Maalesef muhalefet olarak bu beklentiye cevap veremedik”

Çalışma toplantısında iç ve dış gündeme dair önemli açıklamalar yapan İmamoğlu şunları söyledi:

“Türkiye hem içeride hem de bölgesinde yine zor bir dönemden geçiyor. Son 10 yılda kutuplaşmadan, siyasal çalkantılardan, iktisadi krizlerden ve adaletsizlikten bıkmış halkımız, Cumhuriyetimiz ikinci yüzyılına girerken yeni bir başlangıç yapmak istiyordu. Maalesef muhalefet olarak bu beklentiye cevap veremedik. Önümüzdeki dönemde hatalarımızdan dersler çıkartıp milletimizin değişim arzusunu hayata geçirecek bir siyaset inşa etmek zorundayız.”

“Toplumun kökten ve kapsamlı bir değişim talebi var”

İmamoğlu, yeni ve demokratik bir siyasi kültürün inşasının Cumhuriyet Halk Partisi’nin kendini köklü bir şekilde yenileyerek önümüzdeki dönemin ihtiyaçlarına cevap vermesiyle mümkün olacağını dile getirerek, şunları kaydetti:

“Türkiye’de demokrasi her zaman uğruna mücadele verilen bir dava olmuştur. Türkiye’nin tarihi derinlere giden dirençli ve güçlü bir demokrasi iradesi vardır. Bunu birçok zaman sizlere hatırlatma ihtiyacını hissediyoruz. Gerçekten güçlü bir demokrasi tarihi vardır Türkiye’nin. Kuşkusuz, Türkiye’nin özellikle genç nesillerin özlemle beklediği yeni bir hikayeye ihtiyacı var. Toplumun kökten ve kapsamlı bir değişim talebi var. Biz tam da burada bunun mücadelesini veriyoruz. Bugün parçası olduğum Cumhuriyet Halk Partisi’ndeki tartışma, bu değişim beklentisine nasıl karşılık verilebileceği tartışmasıdır.”

“Savaşın da bir hukuku vardır”

Filistin ve İsrail arasındaki şiddetin tırmanmasının, sivillerin hedef alınmasından ve savaş suçlarına varabilecek vahim olayların yaşanmasından büyük üzüntü ve endişe duyduklarını söyleyen İmamoğlu, “Hangi taraftan gelirse gelsin sivillere karşı saldırılar asla kabul edilemez. Savaşın da bir hukuku vardır.  Filistin sorununun ne kadar derin ve karmaşık olduğunu çok iyi biliyoruz. Filistin-İsrail meselesinin çözümü, sonuçları yönetmekten değil, sorunların temelinde yatan sebepleri ortadan kaldırmaktan geçmektedir. BM kararları ile uyumlu, kalıcı ve adil bir çözümün en yakın zamanda diyalog yoluyla bulunması için hep birlikte çalışmamız gerekmektedir.” dedi.

 “AB’nin de Türkiye’ye bakış açısını değiştirme zamanı gelmiştir”

İmamoğlu, “Avrupa Birliği’nin genişleme politikalarında konuşulurken pek çok ülkenin isimlerinin zikredilip, Türkiye’nin isminin dahi zikredilmemesi, 60 yılı aşkın bir diyalog ve 20 yılı aşan tam üyelik sürecinin başarısızlığına işaret etmektedir. Şu anda Türkiye’nin AB yolculuğu çıkmaz bir yola dönüşmüştür. Türkiye’nin bu başarısızlıktaki sorumluluğunun farkındayız. Avrupa Konseyi’nin son Osman Kavala kararı da bunu teyit eder niteliktedir. Fakat Türkiye ve AB arasındaki ilişkilerin bugün donma noktasına gelmiş olmasının tek nedeni de Türkiye değildir. AB’nin de Türkiye’ye bakış açısını değiştirme zamanı gelmiştir.” diye konuştu.

“Krizler bizi birbirimize yakınlaştırmalı”

Türkiye ve AB’yi oluşturan ülkelerin sadece bugün değil, yüzyıllardır bir kader birliği içerisinde olduğunu belirten İmamoğlu, “Bu kader birliği gündelik politikaya, değişen iktidarların kısa dönemli çıkarlarına kurban edilmemeli. Karşılaştığımız krizler bizi birbirimize yakınlaştırmalı. Ben yerel aktörleri ve kentleri demokrasinin umut ışığı olarak görüyorum. Dayanışma ruhu ve güçlü bir gelecek umuduyla hepinizi selamlıyorum.” ifadesini kullandı.

Hibya Haber Ajansı