Gazze’de başlayan soykırım-savaşın bir bölgesel ve sonra küresel savaşa dönüşmesi ihtimalinin gittikçe yükseldiğini ifade eden Ümit Özdağ, “İsrail’i yöneten kadro sözde ilahi mesajlar ile hareket ettiklerine inanan fanatikler. Netanyahu’nun savaşı sadece Gazze’de soykırım ile sınırlı tutmayıp Ortadoğu’nun sınırlarını tekrar çizeceklerini açıklaması, Suriye, Lübnan, Ürdün ve Mısır’ı kışkırtması savaşın her an bölgesel nitelik kazanacağını göstermektedir. Netanyahu’nun İsrail’in Yeşaya Kehanetine dayandırdığını açıklaması İsrail dini fanatizminin dünyamızı yok oluşa sürükleyebilecek bir dünya savaşı çıkarma potansiyeli taşıdığını göstermektedir. Özetle, Türkiye, çıkabilecek bölgesel ve küresel savaşın merkez üssündedir” şeklinde konuştu.

“Erdoğan, milli birliği sağlamak ile öncelikle sorumlu iken Cumhuriyetimizin 100. yılını kutlamayarak, AK Parti milletvekillerine aziz Cumhuriyetimize “100 yıllık narkoz dönemi” dedirterek, toplumsal bölünmüşlüğü derinleştirmektedir.” diyen Özdağ, şunları kaydetti:

“Bu yapılabilecek en büyük yanlıştır. Ayrıca ülkemizde yaşayan ve iç savaş travmalı milyonlarca sığınmacı ve kaçağın varlığı, bunların içine sızmış emperyalizmin güdümlediği terör örgütlerinin uyuyan hücreleri ülkemizin karşı karşıya olduğu riski daha da artırmaktadır. Buradan Erdoğan’a sesleniyoruz; Cumhurbaşkanı olarak görevinin gereği, ülkemiz ve insanlık için son derece kritik bu süreçte artık bu tarz bölüştürücü tutumlarına son verip hızla milli birlik ve beraberliği ve topyekün mücadeleyi sağlayacak girişimlerde bulunmasını, istiyoruz. Yapılması gereken hızla milli birliği sağlayacak adımların atılmasıdır.”

Özdağ, adımları şu şekilde sıraladı:

100.Yıl kutlamaları Cumhuriyetimizin 100. Yılına yakışır şekilde yapılmalı ve 10 Kasım’a kadar sürmelidir. Bu kapsamda Ankara’da bir 100. Yıl Anıtı inşası duyurulmalıdır. Gazze’de katliam devam ettiği sürece İncirlik üssünün faaliyetlerinin askıya alınacağı ve Kürecik radarının İsrail ile bilgi paylaşımının durdurulacağı veya tamamen faaliyetlerinin durdurulacağının taraflara bildirilmesi, S400’lerin aktifleştirilmesi ve konumlandırılmasının sağlanması, Askeri Sağlık Sisteminin kurulması, Askeri hastanelerin açılması için gereken yasa tasarısı ve askeri yargı yasa tasarısının TBMM’ye sevk edilmesi, iç güvenlik zaaflarının ortadan kaldırılması için gereken hazırlıkların hızla yapılması, 6) Sınır güvenliği için ek önlemlerin alınması, İsveç’in NATO üyeliğinin TBMM’de onayının ertelenmesi, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, Güvenlik Konseyi Daimi üyesi 5 ülke anlaşamadıkları için kilitlenmiş, karar alamaz duruma gelmiştir. Bu durum, dünyayı 1930’larda güvenlik ve barış konularında tamamen etkisizleşen Milletler Cemiyeti’nin 2. Dünya Savaşına giden yolun açılışına yaptığı ‘katkıyı’(!) anımsatmaktadır. Bu durum karşısında Kore Savaşı sırasında 1950’de Barış İçin Birleşme Kararı (Uniting for Peace Resolution) benzeri bir kararla Genel Kurulun kendisini barış ve güvenlik konularında yetkili kılması gerekmektedir. Bu konuda Türk Dışişleri Bakanlığının BM’de yeni bir girişimi başlatması yerinde olacaktır.”

Hibya Haber Ajansı