Kekemeliğin, konuşma akıcılığının bozulmasıyla karakterize edilen bir dil ve konuşma bozukluğu olarak tanımlanabileceğini ifade eden Dündar,  “Akıcılık bozukluklarından olan kekemelik genetik faktörler, beyin işlevleri, çevresel koşullar ve dil gelişimi gibi çeşitli faktörlerle ilişkilendirildiği gibi psikolojik nedenlerle de ilişkilendirilebilir. Ancak kekemelik doğrudan psikolojik sebeple ortaya çıkar diyemeyiz. Psikolojik sebepler yalnızca var olan akıcılık bozukluğunun şiddeti, sıklığı, ortaya çıkışı gibi özelliklerini etkileyebilir.”  dedi.

Çocuklu dönemi travmaları etkili mi?

Dündar, kekemeliğin ortaya çıkmasında çocukluk dönemi travmalarının rolüne işaret ederek, “Çocukluk dönemi deneyimleri veya travmaları, hayatımızın pek çok alanını olduğu gibi dil ve konuşma gelişimimizi de etkileyebilir ancak kişide kekemeliği yoktan var etmez. Bunun yerine kekemeliğin ortaya çıkmasının gözle görünür hale gelmesinde etkili olabilir ya da belirtileri olumsuz anlamda tetikleyebilir.” ifadelerini kullandı.

Terapi süreci kişiye özel

Kekemeliğin tedavisi hakkında bilgi veren Dündar, “Kişilerin kekemelikleri tıpkı parmak izleri gibi özgündür bu sebeple de terapi süreçlerinin de aynı şekilde kişiye özel olması gerekir. Bu alanda kullanılan, konuşmanın daha akıcı gelmesini hedefleyen teknikleri içeren pek çok yaklaşım olmakla birlikte izlenecek en doğru yol bir dil ve konuşma terapistinden değerlendirme alarak kekemeliğin ve kişinin özelliklerine uygun bir terapi planlaması yapmak olacaktır.” şeklinde konuştu.

Hibya Haber Ajansı