Bakan Fidan’ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:

“Karşılıklı ziyaretlerin ivme kazandığı bir süreçteyiz. Son iki ayda Tahran’ı iki kez ziyaret ettim. İran Cumhurbaşkanı Sayın Reisi’nin yakın zamanda ülkemizi ziyaret etmesi planlanıyor. Bu amaçla değerli dostumla yürüttüğümüz çalışmalar var. Liderlerimiz arasındaki yüksek düzeyli stratejik iş birliği konseyinin daha verimli bir çalışmaya dönüşmesi için yoğun bir mesai içerisindeyiz.

Gazze’deki trajedi tabii ki en önemli gündem maddemizdi. Gazze’de Filistinli kardeşlerimizi en temel haklardan mahrum bırakan yasa dışı kuşatma, halen maalesef devam etmekte. Elektriği ve suyu kesile, gıda ve ilaç tedariki engellenen Gazzeliler, günlerdir ağır bombardıman şartları altında. Evleri yerle bir edilen insanlar, tüm dünyanın gözü önünde acımasızca ve alenen katledilmekteler. Mülteci kampları, okullar, ibadethaneler, hastaneler bile maalesef hedef alınmakta. İnsanlar, yurtlarında tehcir edilmekte. Gazzeli kardeşlerimize yönelik bu insanlık dışı kuşatma ve saldırılar, uluslararası hukukun açıkça ihlalidir.

Bu kıyım ve zulüm karşısında sessiz kalmamız mümkün değil. Nitekim cumartesi günü İstanbul’da hep birlikte katıldığımız Filistin Mitingi, Gazzeli mazlumların yanında olduğumuzun en somut göstergelerinden biriydi.

Türkiye olarak kim tarafından ne amaçla yapılırsa yapılsın, masum sivilleri hedef alan saldırıları hiçbir suretle tasvip etmediğimizi her zaman, her platformda dile getirdik. 7 Ekim’den bu yana Batılılar dahil ilgili taraflarla yoğun bir diplomasi trafiği içerisindeyiz. Her meselede ilkeli ve hakkaniyetli davranmayı esas alıyoruz. Ukrayna için ayrı, Filistin için ayrı standart olamaz. Adil bir dünya istiyorsak, her zaman ilkeli ve tutarlı davranmak zorundayız.

İsrail’in girdiği yanlış yoldan bir an önce geri dönmesi, şiddete son vermesi gerekiyor. İsrail, şiddet yoluyla güvenlik tesis edilemeyeceğini artık anlamalı. İsrail, Filistinlileri görmezden gelerek daha fazla kan dökerek bir yere varılamayacağını anlamalı.

Bazı ülkelerin Gazze’deki kıyıma aleni destek vermesi, şiddeti teşvik etmesi kabul edilemez. Gazze’deki insanlık dramının bölge ülkelerini de etkisi altına alacak bir savaşa dönüşmesini istemiyoruz. Bu nedenle bölge içi ve bölge dışı tüm aktörleri kalıcı ve adil barışı teşvik etmeye çağırıyoruz.

Biz Türkiye olarak dostlarımızla iş güdüm içerisinde önce ateşkes, sonra kalıcı barışın tesisi için üzerimize düşeni yapmakta kararlıyız. Varılacak bir anlaşmanın uygulanması aşamasında garantör olarak sorumluluk almaya da hazırız. Tüm bu çabalarımızın amacı 67 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan coğrafi bütünlüğe sahip, bağımsız ve egemen Filistin Devleti’nin kurulmasıdır.

Irak’ta geçmişe kıyasla daha istikrarlı bir siyasi ortamın sağlandığını memnuniyetle müşahede ediyoruz. Bu istikrarın devamına yönelik gayretlerinde Irak hükümetine de ayrıca tam destek veriyoruz.

Türkiye ve İran bu bölgede ilelebet var olacaktır. İkili ilişkilerimizi her alanda geliştirmemiz ve bölgesel konularda iş birliği yapmamız son derece önemlidir. Bu anlayışla çaba göstermeye devam edeceğiz.”

Abdullahiyan’ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:

“Siyonizm rejimi bu cinayetlerinde her türlü yasak silahı kullanıyor. Şayet Gazze’deki hastanelerin raporlarını dünya halkı dikkatle takip edecek olursa ve Gazze’deki şehitlerin ve oradaki yaralıların verilerini ki bunlar yasak silahlarla, bombardımanlarla öldürülmüş, yaralanmıştır.

Umut ediyoruz ki bir an önce İslami, Arap ülkelerin liderinin toplantısını inşallah bir an önce gerçekleştirelim. Siyonizm rejiminin cinayetlerini bitirilmesi ve Gazze’ye insani yardımların ulaşmasını görelim.

Savaş durdurulmadığı takdirde bölgede durumun kontrolden çıkmasının sorumluluğu ABD, İsrail ve savaş suçlarını destekleyenlerin üzerindedir.”

Soru-Cevap

Soru: İsrail- Filistin İslami Hareketi hattındaki çatışmalar, 26. günde devam ediyor. Ancak ilk itibarıyla Türkiye’nin de ortaya koyduğu bir yaklaşım var ve bunun neticesinde de bir garantörlük formülü söz konusu. Garantörlük formülünün detaylarını paylaşabilir misiniz?  

Fidan: “Türkiye, sadece iki devletli çözümün bir an önce hayata geçmesini talep etmiyor. Hem kendimizin hem bölgedeki değer ülkelerin bu sorunun çözümünde ve uygulanmasında elini taşın altına koyması gerektiğini düşünüyoruz. Aksi takdirde iki tarafın da kendi başına bu şartlar altında bir anlaşmaya varması ve uygulaması oldukça zor.”

Hibya Haber Ajansı