Bakan Tunç’un konuşmasından bazı satır başları şöyle:

“Anayasanın birbiriyle çelişen birçok maddesi var. Farklı yorumlanarak kanun koyucunun iradesi dışında uygulanan ya da uygulanmayan maddeleri var. Anayasa’nın 153’üncü maddesine göre Anayasa Mahkemesi kararları herkesi bağlar. Böyle bir madde varken 154’üncü maddeye de baktığımız zaman Adliye Mahkemeleri’nden verilen kararların son inceleme mercinin Yargıtay olduğu da belirtiliyor. Yüksek Mahkemeler arasında astlık üstlük ilişkisinin olmadığını hepimiz biliyoruz.

Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru yoluyla kesin hükmü ortadan kaldırabileceğini savunurken, Yargıtay ise Anayasa’nın 148’inci maddesine göre bireysel başvuruda kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz diyor. Anayasa Mahkemesi, milletvekili dokunulmazlığını düzenleyen Anayasa’nın 83’üncü maddesinin 14’üncü maddeye atıf yaptığı durumların belirli olmadığını savunurken Yargıtay ise devletin güvenliğine ilişkin suçların Türk Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu’nda ayrıca düzenlendiğini, belirlilik ilkesine aykırılığın olmadığını ve bu maddelerin yıllarca böyle uygulandığını savunuyor.

Anayasa Mahkemesi üyeleri, 15 üyeden oluşuyor. Şu an Anayasa Mahkemesi’nin önünde 129 bin 900 bireysel başvuru dosyası var. Bu 129 bin 900 dosyaya 15 üye bakacak ve bu dosyaların büyük çoğunluğu da kesinleşmiş mahkeme kararlarına ilişkin. 15 üyenin 129 bin 900 dosyayı süresi içerisinde inceleyebilmesinin imkansızlığı da açık. Anayasa Mahkemesi de zaten bundan yakınıyor.

2021 yılında bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkememize gelen dosya sayısı, 8 bin 102. 2022’de 42 bin 611, 2023’te 74 bin 918. 2024’te de ne kadar dosya geleceği de zaten artış oranına baktığımız zaman hepinizin malumu. Bu soruna duyarsız kalamayız. Sorunun çözümü yeni bir Anayasa yapmaktan, demokratik, kuşatıcı bir Anayasa yaparak bu tür çelişkileri ortadan kaldıracak değişiklikleri gecikmeden yapmamız gerekiyor.   

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde grubu bulunan partilerimizin, milletvekillerimizin artık bu sorun karşısında duyarlı olacaklarına yürekten inanıyorum. O nedenle bizim Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde oturma eylemine değil, çalışma eylemine ihtiyacımız var. Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay’ın görüş ayrılığını fırsat bilerek iki yüksek mahkememiz arasındaki bu sorunun çözümünde hakem olma durumunda olan Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik yakışıksız ve çirkin ifadeleri kabul etmemiz mümkün değil. Sorunu hukuk içerisinde çözebilecek dirayette Meclisimiz var. Milletin temsilcileri var.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir hukuk devletidir. Hukuk devletinde sorunlar, yine hukuk içerisinde çözülür. Yargı kararları elbette ki tartışılabilir ancak birileri tarafından bu konu farklı boyuta çekilmek isteniyorsa, burada farklı kasıt vardır. Biz bunu reddediyoruz, millet de reddeder. Bu mesele hukuk içerisinde çözülecektir. Hiç kimse buradan yargı kurumlarımızı yıpratmaya yönelik tavır içerisinde olmamalıdır.”

Hibya Haber Ajansı