Bakan Tunç'un konuşmasından satır başları şu şekilde:

"Bu suçlar belirlidir. Zaten kanunla düzenlenmiştir. Türk Ceza Kanunun devletin güvenliğine ilişkin suçlar tek tek yazılmıştır ve dokunulmazlık kapsamının dışındadır diyor. Yani seçimden önce soruşturmasına başlanmış olmak kaydı ile anayasanın 14. Maddesinde belirtilen terör suçları dokunulmazlık kapsamında mı değil mi? Yargıtay dokunulmazlık kapsamı dışındadır diyor. Bu suçlarda soruşturma geçmişte de yapılmıştır mecliste kesin hükümler okunarak milletvekillikleri daha önce düşürülmüştür uygulama bu yöndedir ama son birkaç karardan sonra anayasa mahkemesinin farklı uygulaması nedeniyle diyor yargıtayımız anayasanın 14. ve 83. Maddeleri yorum yoluyla uygulanamaz hale gelmiştir o nedenle bir anayasa ihlali vardır diyor. Dolayısıyla iki yüksek mahkememizin bir görüş farkı var. Bu görüş farkından yola çıkarak bunu farklı noktalara çekmenin hiçbir anlamı yok. Özellikle CHP’nin yeni seçilen genel başkanı birlikte parlamentoda görev yaptık komisyonlarda birlikte çalıştık. O nedenle ben Özgür Beyi çok iyi tanıyorum özgür bey tabii bu heyecanla özellikle sayın cumhurbaşkanımıza yönelik yakışıksız ifadeleri var bunlar sorumsuzca yapılan ifadeler. Burada Cumhurbaşkanımızın sanki bir darbe yaptığı şeklindeki yorumuna katılmıyoruz. Bu millet darbenin ne olduğunu çok iyi biliyor. Bu millet 27 Mayıs darbesini bayram gibi kutlayan zihniyeti de biliyor, Yassı Ada zihniyetini de biliyor, bu millet 15 Temmuz hain darbe kalkışmasını da çok iyi biliyor. Bu nedenle burada konuyu oraya buraya çekmenin hiçbir anlamı yok. İki yüksek mahkememiz arasındaki görüş farkını ortadan kaldırmaya yönelik özellikle yasada bir belirsizlik varsa anayasa mahkemesinin bireysel başvuru ile ilgili kanunda çalışma usulleri ile ilgili anayasa mahkememizin kuruluş kanunu ile ilgili tüm bunlar büyük millet meclisinin yetkisinde olan hususlar dolayısıyla TBMM çözebileceği hususlar.  Bunlar hukuk zemininde konuşularak çözülebilecek hususlar. Konu hukuk zemininde tartışılır ve bet bir çözüm bulunur bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.

Anayasamız 1982 Anayasası darbe sonrasında yazılan bir anayasa. Anayasa mahkememiz de hem 1961 Anayasasında hem de 1982 Anayasasında yerini koruyan bir anayasa mahkememiz. Tabii 2010 Anayasa değişikliği ile anayasamıza bir görev daha yüklendi o da bireysel başvuru hakkının tanınması. Tabii bireysel başvurularla ilgili olarak anayasa mahkememizin de Anayasa Mahkemesi başkanımızın da sürekli yakındığı bir durum söz konusuydu bu da anayasa mahkemesinin önüne gelen 130 bin dosya var bu 130 bin dosyaya bakacak olan anayasa mahkemesi üyesi sayısı 15. Dolayısıyla bir reform ihtiyacımız var."

Hibya Haber Ajansı