İSTANBUL (AA) - İstanbul Bilgi Üniversitesi Çocuk Çalışmaları Birimince düzenlenen seminerde salgın döneminde farklı ülkelerde eş zamanlı gerçekleştirilen araştırmalarının sonuçlarına göre, Türkiye salgın döneminde çocukların en fazla kaygı duyduğu ikinci ülke oldu.

Üniversiteden yapılan açıklamaya göre, Kovid-19 salgını döneminde çocukların durumunu ortaya koymak amacıyla farklı ülkelerde eş zamanlı olarak yürütülen “Kovid-19 ve Çocuğun İyi Olma Hali Araştırmaları”nın Türkiye bulguları İstanbul Bilgi Üniversitesi Çocuk Çalışmaları Birimi tarafından kamuoyuyla paylaşıldı.

santralistanbul Kampüsü’nde düzenlenen seminerde İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Pınar Uyan Semerci, Prof. Dr. Emre Erdoğan, Dr. Öğr. Üyesi Başak Akkan ile Çocuk Çalışmaları Birimi Koordinatörü Gözde Durmuş yürüttükleri araştırmaların sonuçlarını aktardı. Söz konusu araştırma çocukların uzun süre evde kapalı kaldığı, okullarından ve arkadaşlarından uzak kaldıkları 2020 ve 2021 yaz dönemlerinde gerçekleştirildi.

“Çocuğun İyi Olma Hali Uluslararası Araştırmalar Ağı” kapsamında 20 ülkede (Cezayir, Bangladeş, Endonezya, Kolombiya, Arnavutluk, Güney Afrika, Türkiye, Tayvan, Şili, Almanya, Belçika, Romanya, İspanya, İtalya, İsrail, Finlandiya, Rusya, Galler, Estonya, Güney Kore) 23 bin 803 çocuğun katılımıyla yapılan ve Türkiye saha çalışmaları 2021 yazında tamamlanan “Çocukların İyi Olma Halleri ve Hayatları Hakkındaki Görüşleri” başlıklı araştırmaya ağırlıklı olarak İstanbul’dan olmak üzere 10-12 yaş aralığında 804 çocuk katıldı.

Uzaktan ve yüz yüze görüşmelerle yapılan araştırma, çocukların 20 ülkeden verilerle salgın döneminde kendilerini birçok açıdan daha mutsuz hissettiklerini ortaya koydu.

- Düşük sosyoekonomik statüye sahip çocuklar salgında daha mutsuz oldu

Nicel araştırmanın sonuçlarını paylaşan Prof. Dr. Emre Erdoğan, araştırmanın salgın devam ederken yapılması ve bulguları 20 ülke arasında karşılaştırma olanağı sunması açısından önem taşıdığını belirtti.

Araştırma kapsamındaki 20 ülkenin tamamında salgın döneminde çocukların öznel iyi olma hallerinin salgın öncesine kıyasla düştüğünü belirten Prof. Dr. Erdoğan, salgının düşük sosyoekonomik statüye sahip çocukları daha olumsuz etkilediğine dikkati çekti.

Nicel araştırmanın bulgularına göre, salgın öncesine kıyasla çocukların öznel iyi olma hallerinde en fazla düşüş Bangladeş’te gözlemleniyor. Türkiye’de salgın öncesinde 10 üzerinden 8,5 olan ortalama memnuniyet, 5,8 olarak hesaplandı, bu oranla Türkiye çocukların mutsuzluğu açısından dördüncü sırada yer aldı.

Çalışmada çocuklara son bir hafta içerisinde ne tür duygular hissettikleri sorulduğunda düşük sosyoekonomik statüye sahip çocukların mutluluk, sakinlik ve enerjiklik gibi olumlu duyguları daha az; üzüntü, sıkıntı, stres gibi olumsuz duyguları daha fazla hissettiğini belirttiği gözlemlendi.

Araştırma, saha çalışmasının yapıldığı dönemde çocukların önemli bir kesiminin Kovid-19'dan dolayı kaygılandığını ortaya koydu. Türkiye çocukların duyduğu kaygılar açısından en yüksek ikinci ortalamaya sahip ülke konumunda bulunuyor.

Araştırma sonuçlarına göre Türkiye salgının yaygın olduğu dönemde çocukların en fazla kısıtlamalarla karşılaştığı ülkeler arasında yer alıyor. En az kısıtlamayla karşılaşan çocuklarsa Finlandiya ve Estonya’da yaşayan çocuklar oldu. Türkiye’den araştırmaya katılan çocukların kendilerini en fazla güvende hissettikleri yer evleriyken, okulda ya da mahallede kendisini güvende hissedenlerin oranı yüzde 40 civarında. Türkiye’de çocukların yaklaşık yüzde 84’ü arkadaşlarını özlediğini, yüzde 58’i ise salgın döneminde sıkılmış hissettiğini belirtti.

Çocuklara konulan kısıtlanmaların önemli sonuçlarından biri de zamanlarını nasıl geçirdiklerinden hissettikleri memnuniyetin düşmesi.

Araştırma kapsamındaki 20 ülkenin tamamında çocuklar salgın öncesi zamanlarını geçirme biçimlerinden daha memnun olduklarını söylüyorlar, en fazla düşüş Almanya’da gözlemlenirken, Türkiye’deki çocukların memnuniyeti 10 üzerinden 8,4’ten 5’e düşmüş durumda.

Salgın döneminde eğitimin nasıl gerçekleştiğine bakıldığında Türkiye’de araştırmaya katılan çocukların sadece yüzde 46’sı eğitimlerine uzaktan devam edebildiğini belirtti. Bu oranla Türkiye, İtalya’yı takip ederek sondan ikinci sırada yer alıyor. Araştırmaya Türkiye’den katılan çocukların 3'te 2'si internete düzenli erişebildiklerini söylerken, yüzde 5’lik bir kesim internetlerinin sürekli kesildiğini belirtti. Bu oran düşük sosyoekonomik statüye sahip çocuklarda daha fazla bulunuyor.

Görüşülen çocukların 4'te 1'i kendisini “çok yüksek” ya da “yüksek” düzeyde bir sosyal medya kullanıcısı olarak görüyor. Bu konuda ülkeler arasındaki farklılıklar çok yüksek, Şili’den katılan çocukların 4'te 3'ü, Galler’den katılanların 3'te 2'si kendilerini bu şekilde tanımlarken, Türkiye yüzde 26’lık oranla Bangladeş’i takiben sondan ikinci sırada yer alıyor.

2020 yılı yaz döneminde 10-13 yaş grubundan 50 çocuk ile yapılan nitel araştırmada ise farklı sosyoekonomik düzeyden çocuklarla yarı yapılandırılmış derinlemesine görüşmeler aracılığıyla çocukların deneyimleri öğrenmeye çalışıldı.

- "Sihirli değneğim olsa koronanın bitmesini dilerdim"

Nitel araştırmanın bulgularını paylaşan Prof. Dr. Pınar Uyan Semerci “Yaptığımız nitel araştırma, maddi imkânsızlıkların özellikle ev koşulları ve uzaktan eğitim açısından salgın döneminde oldukça büyük eşitsizlikler yaratsa da araştırmaya katılan tüm çocukların kaygı, korku ve endişe yaşadığını gösterdi. Hem kendi sağlıklarına dair endişe hem de yakınlarının olası kaybına dair korku çocukların anlatılarında geniş bir biçimde yer bulurken, birçoğu 'sihirli değneğin olsa ne dilerdin?' sorusuna ‘koronanın bitmesini’ cevabını verdi.

Çocuklar evde kalmaktan bunaldıklarını, sıkıldıklarını ve maskeli veya maskesiz nefes alamadıklarını çarpıcı cümlelerle aktardılar.

Derinlemesine mülakat bulguları araştırmamıza katılan çocukların bazılarının ailelerinin salgın döneminin olağanüstü koşulları sebebi ile normalde izin vermedikleri sürelerde bilgisayarda veya tablette oyun oynamaya, sosyal medya kullanımına ve arkadaşları ile çevrim içi görüşmelere izin verdiklerini söylediler.

Çocukların bir kısmı, kardeşleri veya ebeveynleri ile daha çok zaman geçirmelerinin salgın ile ilgili tek güzel durum olarak aktardılar. Araştırmamıza katılan çocukların anlatılarında ebeveynlerin iş durumunun, evden çalışma imkânlarının olup olmadığının, sağlık alanında çalışıp, çalışmadıklarının çocukların salgın döneminde karşılaştıkları riskleri ve öznel iyi olma hallerini belirlemede önemli rol oynadığını tespit ettik.”

Dr. Öğr. Üyesi Başak Akkan ise yüz yüze eğitimin yerini uzaktan eğitimin alması, okulun mekân olarak erişilmezliği ve öğretmenler ve arkadaşlar ile ilişkilerin dijital ortama taşınmasının çocukların öznel iyi olma hallerinin üzerinde farklı etkiler yarattığını belirtti.

Çocukların anlatılarının, tüm çocukların uzaktan ders takibinde sıkıntı yaşadığını gösterdiğini aktaran Akkan, özellikle sosyo-ekonomik farklılıklar, yani çocukların ev koşulları, teknolojik araçlara sahip olup olmamaları, internet erişimleri uzaktan eğitime erişimde eşitsizlikler yarattığını bildirdi.

BİLGİ Çocuk Çalışmaları Birimi Koordinatörü Gözde Durmuş ise “20 ülkede yürüttüğümüz araştırmada bizim için çok kritik olan bir deneyim elde ettik. Araştırma sürecini tasarlarken sürece çocukları da dâhil ettik. Araştırma bulgularını kamuoyuyla paylaşmadan önce çocuklarla paylaşarak onların yorumlarını aldık. Bu tür araştırmalarda çocukların yalnızca bilgi alınan taraf olmamasını, ancak araştırmanın onlarla beraber yorumlanmasını ve onlardan edinilen bilgilerin onlara erişmesini çok önemsiyoruz.” ifadelerini kullandı.