İstanbul'un iki dudak arasından yönetildiğinde düştüğü durumun birlikte gözlemlendiğini belirten İmamoğlu “Biz göreve geldiğimiz an itibariyle her zaman bilimin ışığında hareket etmeyi kendimize ilke edindik ve bundan hiçbir zaman sapmamak için kararlı bir yolculuk tasarladık. Yaptığımız her çalışmada aslında o işin uzmanlarıyla, akademisyenleriyle ve ilgili kurum ve kuruluşlarla düşünmeyi hiç ihmal etmedik. Çünkü İstanbul gibi nüfusu 20 milyona yaklaşmış dünyanın en önemli medeniyetlerin birleştiği, buluştuğu bu muazzam kentin başka bir yolculuk tarifi gerçekleştirilemez. Bir yanıyla da Türkiye'nin göz bebeği, lokomotifi, her şeyi diyebileceğimiz İstanbul'un iki dudak arasından yönetildiğinde nasıl bir duruma düştüğünü, hepimiz aslında çok yakinen gözlemledik.” dedi.

“Karşılığını büyük oranda almış durumdayız''

İmamoğlu konuşmasında ''Kentsel tasarruf projelerinden nazım planlara ve stratejik planlara kadar farklı ölçeklerdeki planlamaları sadece kendi içimizdeki bürokrasi odalarına da sıkıştırmadan tamamen halka açık, halka dönük halkın ihtiyaçlarını dinleyen farklı siyasi düşünceleri de kapsayan şekilde yapıyoruz. Bugün de görüyoruz ki, aslında karşılığını büyük oranda almış durumdayız. Bu bütüncül uzun vadeli katılımcı planlama duygusunu her şeye rağmen farklı düşüncelere sahip olsak da bir noktadan sonra  büyük oranda oy birliğine dönüşmesi aslında ne kadar doğru bir yol izlediğimizin de göstergesi olduğunu belirtmek isterim.” ifadelerine yer verdi.

“Başka bir İstanbul hayalimiz var diyerek çıktığımız yolda İstanbul Vizyon 2050 Strateji Belgesini hazırladık.” diyen İmamoğlu sözlerine şöyle devam etti:

 “İstanbul Vizyon 2050 Strateji Belgesi’nin de önemli olduğunu düşünüyorum. Elbette ki bu vizyon belgesi aynı zamanda yaşayan, gelişime açık, aynı zamanda herkesin katkı sunması gereken değişen koşullara göre, ihtiyaçlara göre de revizyona muhtaç olacağını bildiğimiz bir gelecek planıdır. 2050 bir an için çok uzak gözüküyor olabilir ama aslında ne kadar yakında kapıda beklediğini de görüyor durumdayız. Artık İstanbul'un 2100’ü acilen konuşması gerektiğini düşünenlerdenim.”

Zaman zaman İstanbul’a muhafızlık etmek durumunda da kaldıklarını belirten İmamoğlu, “Bazen bazı kamu birimleri kamunun değil de birkaç kişinin konumunu kollamayı kendine ilke ediniyorlar. Üsküdar'da tarihi Kuşkonmaz Cami’nin hemen yanında bir virüs gibi orayı kaplamış bir kafeteryayı üç senedir yıkamıyoruz. Yani bir bölümünü yıkarken 200-250 polisimizi oraya diken anlayışla dahi mücadele ediyoruz. Bir bölümünü yıktık, bir bölümü duruyor. Daha acısını söyleyeyim. Biz burayı yıkmaya çalışırken, oraya işlem yapmaya gayret ederken sürekli yargı yoluyla nasıl engellendiğimizi; daha da ileri gideyim o yargı yoluyla engellendiğimiz dönemde İstanbul'u yönetmeye talip olduğunu duyduğumuz bir kısım arkadaşlar, bakanlıkta boğazın dibindeki bir yere planla, imarlı hale getirme çabasını dahi yaşadık. Bir büfenin olduğu yer. Bu nasıl bir bakış açısıdır” diye konuştu.

Hibya Haber Ajansı