HDP Şanlıurfa milletvekili Ömer Öcalan güneş enerji santralleri ile ilgili aşağıdaki önergeyi yanıtlanması istemi ile meclise sordu:

"Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez tarafından Anayasanın 98. ve İçtüzüğün 96. ve 99. maddeleri gereğince yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

 

Yenilenebilir enerji iddiası sermaye kesimlerini yenileyerek güçlendirirken, halkın ise bu süreçten herhangi bir fayda görmediği, küresel ısınmaya yönelik bir katkısının da olamayacağı hem dünyanın hem de Türkiye’nin enerji politikalarına bakınca anlaşılabilmesi mümkün. Türkiye’de mevcut iktidarın kanatları arasında büyüyen ve 5’li çete olarak anılan şirketlerden biri olan Kalyon Holding’e bağlı Kalyon Enerji iktidarın oluşturduğu kapasite tahsisleri bağlamında Urfa’nın Viranşehir İlçesi Kadıköy kırsalında Güneş Enerji Santrali (GES) oluşturacak. Şirket 50’şer MW gücünde Viranşehir-5 GES, Viranşehir-7 GES ve Viranşehir-8 GES kuracak. Şirketin Viranşehir İlçesi Kadıköy kırsalında kuracağı 3 GES için 90’ar hektarlık çayır-mera vasıflı alanların üzerine 162 bin 500 adet panel yerleştirilecek. EPDK, AKP’ye yakınlığıyla bilinen Kalyon Holding ve diğer enerji şirketlerine alan açmak amacıyla 2019 yılında yayımlanan yönetmelik hükümlerine göre güneş enerjisinden üretilen üretim fazlası elektriğe 10 yıl boyunca satış garantisi veren yönetmenliği yürürlükten kaldırarak Güneş Enerjisi alanında yatırım yapan küçük ve orta yatırımcıları tasfiye etmiştir. 

Kalyon A.Ş. 400 milyon liraya mal olduğu açıklanan fabrikanın tüm maliyetinin teşviklerle karşılarken bir gecede alınan kararla küçük üreticilerin kendi imkanlarıyla yapmış oldukları yatırımlar boşa çıkarılmış ve söz konusu küçük yatırımcılar telafisi mümkün olmayan mağduriyetler yaşatılmıştır. Bununla birlikte Kalyon Enerji’nin ‘Güneş Tarlaları’ adı altında çayır-mera gibi vasıflı alanları kullandığı/kullanacağı iddiası hem tarımsal alanların yok edilmesi hem de ekolojik sistemin tahrip edilmesi açısından telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğuracaktır.

Bütün bunlarla birlikte, EPDK’ya güvenerek yatırım yapan firmalar şimdi getirilen bu yeni düzenleme ile mağduriyet yaşadıklarını söylemekte, bu karardan vazgeçilmesi yönünde çağrılar yapmaktadırlar. Çünkü EPDK, lisanssız GES yatırımcıları için istikrarlı bir planlama yürütmesi gerekirken, herhangi bir önlem almadan binlerce küçük ve orta ölçekli işletmelerin GES kurulumuna göz yumup milyarlarca yatırımdan sonra kalkıp yönetmelikte değişikliğe gidip Türkiye’de gelişmekte olan yenilenebilir güneş enerjisi sektörünün kazandığı ivmeyi sekteye uğratmıştır. Diğer taraftan, sınırlandırmanın 12 Mayıs 2019`dan itibaren geriye dönük olarak başlatılması son dönemde gerçekleştirilen yatırımların kredilerinin geri ödenmesinde sorunlara neden olacaktır.

Türkiye için yenilenebilir kaynaklara dayalı üretim kapasitesinin artırılması dışa bağımlı ithal enerji ihtiyacının azalmasında önemli rol oynamaktadır. Bugün karşı karşıya kaldığımız enerjide dışa bağımlılık çıkmazından kurtulmanın anahtarı yerli ekipman ile yenilenebilir enerji yatırımlarına ağırlık vermek olmalıdır. Bu kapsamda tüm uygun alanların kullanılması amacıyla başta kooperatifler olmak üzere küçük yatırımcıların, kendi ihtiyaçları dışında da enerji üretebilmesine olanak sağlanmalıdır. Dolayısıyla, bu yatırımlara yönelik lisanslama süreçleri kolaylaştırılmalı, üretilecek enerjinin hangi şartlarda, ne kadar süre satın alınacağı günübirlik değişmeyecek kurallara bağlanmalıdır. Bütün bunlar gözetilmeden "halka bedava elektrik verilecek" algısı ile ülkenin yenilenebilir enerji alanındaki gelişiminin sekteye uğratılması başka sorunları da beraberinde getirecektir. 

EPDK bu kararını tekrar gözden geçirmeli, sektörün paydaşları ve STK’nın görüşleri de alınarak yeni bir uzlaşı yoluna gitmelidir. Yapılması gereken; ucuz ve kaliteli enerjiye erişimi güvenceye almak için yurttaşların kuracakları kooperatifler aracılığıyla üretim tesisleri kurmaları teşvik edilmeli, enerji şirketlerinin inisiyatifine terk edilen bu alanda küçük ve orta yatırımcıların yararlanabileceği şekilde kamu yararı dikkate alınarak yeniden tesis edilmelidir. 

Bu bağlamda;

 

Kalyon Enerji’nin Viranşehir ile birlikte Türkiye’nin farklı yerlerinde ‘Güneş Tarlaları’ adı altında çayır-mera gibi vasıflı alanları kullandığı/kullanacağı iddiası doğru mudur?

2019 yılında çıkarılan yönetmeliğe güvenerek GES’lere yatırım yapan firmaların yaşadığı mağduriyet giderilecektir midir?

2019 yılında çıkarılan yönetmeliğini dikkate alarak yatırım yapmış küçük ve orta ölçekli firmaların kredi geri ödemelerinde yaşanacak sıkıntı nasıl giderilecektir?

Lisanssız elektrik üretim yönetmeliğinde yapılan değişiklik, yenilenebilir enerji kaynaklarının gelişmesine engel olmayacak mıdır?

Böyle bir düzenleme gerçekten gerekli idiyse neden mevcut yatırımcılar için bir geçiş süreci tanınmamıştır?"