Yeni yılın başında İran'ın Kirman kentinde meydana gelen iki patlama, yeni yıl sevincini yaşamaya yeni başlayan insanları bir anda kanlı bir tabloyla karşı karşıya bıraktı. Ertesi gün radikal grup DEAŞ Kirman’daki bombalamaların sorumluluğunu üstlendiğini açıkladı. Bazı analistler, Filistin ile İsrail arasındaki gerilimin tırmanmaya devam ettiği ve İran ile Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve İsrail arasında sürekli sorun ortaya çıktığı aşamadaki söz konusu terör saldırılarının, kim yaparsa yapsın ve ne amaçla olursa olsun doğrudan sonuçlarından birinin İran'ın ABD ve İsrail'e karşı mücadeleyi yoğunlaştıracağı olduğu görüşünde. Ortadoğu'daki güvenlik durumunun kötüye gideceğinden endişe ediliyor.

Ekim 2023'e kadar Ortadoğu'daki güvenlik durumu olumlu olarak nitelendirilebilir. Çin'in aktif arabuluculuğu altında İran ve Suudi Arabistan Mart 2023’te Beijing’de diplomatik ilişkilerin yeniden başlatılması konusunda anlaşmaya vardı ve iki ülke arasındaki ilişkiler o tarihten bu yana düzelmeye devam ediyor. Aynı zamanda Türkiye'nin Suudi Arabistan ve Mısır gibi bölgesel güçlerle ilişkilerinde belirgin yumuşama işaretleri görüldü. Katar'ın komşu Arap ülkeleriyle ilişkileri iyileşmeye devam etti ve Yemen barış sürecinde de olumlu ilerleme görüldü. Ancak, Ekim 2023'te patlak veren yeni tur Filistin-İsrail çatışması, iyiye giden Ortadoğu barış süreci üzerinde duraklama düğmesine bastı. Kirman’da meydana gelen terör saldırısının Filistin-İsrail çatışmasının genişlemesine yol açıp açmayacağını göreceğiz. Ancak İran'ın İsrail-Filistin çatışmasına dahil olmasıyla birlikte, Ortadoğu'daki durum bir kez daha kaosa sürüklenecek ve Çin'in Ortadoğu'da insanlığın ortak kader topluluğunu inşa etmek amacıyla etkin şekilde teşvik ettiği "uzlaşma dalgası" da gecikecektir.

Ancak tarihin tekerleği ileriye doğru dönmektedir ve hiç kimse insanlığın gelişim ve ilerleme adımlarını durduramaz. 2023 yılı sonunda düzenlenen Çin Komünist Partisi (ÇKP) Merkezi Dışişleri Çalışma Toplantısı’nda, insanlığın ortak kader topluluğunun inşasının bir Çin girişimi olarak başlayıp dünya genelinde ülkelerin çoğunluğu tarafından kabul edilen süreçte dünya nüfusunun çoğunluğunun birleştirilmesinde, barışçıl kalkınmaya öncülük edilmesinde ve dünyanın istikrarının ve refahının teşvik edilmesinde ısrarcı olunması gerektiği vurgulandı. Yıllarca süren çatışma ve devam eden kargaşanın ardından hem İran, Suudi Arabistan, Mısır ve Türkiye gibi bölgesel güçler, hem de Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Katar ve Yemen gibi bölge ülkeleri kalkınmayı en önemli öncelik olarak görerek ana odak noktalarını kendi ekonomilerini geliştirmeye kaydırdılar. ÇKP Merkez Komitesi Siyasi Büro Üyesi ve Merkez Dışişleri Ofisi Direktörü Wang Yi kısa bir süre önce Suudi ve İranlı dışişleri bakanlığı yetkilileriyle yaptığı görüşmede, Çin'in her zaman Ortadoğu halklarının bağımsız ve özerk bir şekilde kalkınma yolunu keşfetmelerini ve Ortadoğu ülkelerinin bölgesel güvenlik sorunlarını birlik ve işbirliği içinde çözmelerini sürekli olarak desteklediğini söyledi. Wang Yi, ayrıca Çin’in Ortadoğu'da barış ve istikrarın hızlandırılmasına yeni katkılarda bulunmaya devam etmeye hazır olduğunu ifade etti.

ÇKP Merkezi Dışişleri Çalışma Toplantısı’nda, geleceğe bakıldığında Çin’e özgü büyük devlet diplomasisinin daha etkili olabileceği yeni bir aşamaya gireceği ifade edildi. Ortadoğu bölgesi, geleneksel olarak büyük güçler için bir gladyatör arenası olmuştur; ABD liderliğindeki Batılı güçler kolay kolay bölgeyi birakmayacaklardır ve Çin'in Ortadoğu'da ulusal uzlaşmayı ilerletme çabaları kesinlikle ABD tarafından engellenecektir. Bununla birlikte, insanlığın ortak kader topluluğu inşa etme kavramı tüm halkların evrensel özlemleriyle uyumludur ve bir Çin girişiminden uluslararası bir uzlaşmaya dönüşmüştür. Çin, pratik bir platform ve tutamak olarak görülen "Kuşak ve Yol"un yüksek kaliteli ortaklaşa inşa edilmesiyle, Ortadoğu ülkelerini zorlukların üstesinden gelmek ve bölgede barış ve istikrarı sağlamak için el ele vermeye teşvik etmeyi sürdürecek.

Hibya Haber Ajansı