Gezeravcı: “Sayın Cumhurbaşkanım, öncelikle sizi devletimizin güçlü iradesi ve kararlılığıyla başlatılan insanlı ilk uzay görevimizi yerine getirmek için bulunduğum Uluslararası Uzay İstasyonu’ndan saygıyla selamlıyorum. Çok şükür gayet iyiyim. Göklerdeki istikbalimizin teminatı olan liderlik vizyonunuzun bir parçası olarak Türk astronot ve bilim misyonunda görev almaktan mutluluk duyuyorum. Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında, Türkiye Yüzyılı’na adım atarken bu önemli ve anlamlı görevde ülkemi temsil etmenin ve bayrağımızı Uluslararası Uzay İstasyonu’nda taşımanın gururunu yaşıyorum.

Yıllarca uzayı başka milletlere ait olan bir rüya olarak kabul edip, hayal dahi etmekten çekinen, ben de dahil nice Türk gencine ve gelecek nesillerimize bu hayali gerçek haline getirerek, hediye ettiniz. Kendimize olan özgüvenimizi ayağa kaldırmamıza ve pekiştirmemize imkan tanıdınız. Bunun için siz minnettarım Sayın Cumhurbaşkanım.”

Erdoğan: “Orada bulunmandan bizler de kıvanç duyuyoruz. Uluslararası Uzay İstasyonu’ndaki göreninin şu anda hangi aşamasındasın?”

Gezeravcı: “Sayın Cumhurbaşkanım, öncelikle yerçekimsiz ortamda bulunmak hakikaten çok farklı bir deneyim. 8 ayı aşan süre çok yoğun bir eğitim ve titiz bir planlamanın ardından Uluslararası Uzay İstasyonu’na ulaşır ulaşmaz görevime bu detaylı plana uygun şekilde başladım. Bu faaliyetlerin ilk adımı, Türk astronot ve bilim misyonumuzun en önemli kısmını teşkil eden bilimsel deneylerimizi hassas şartlarda istasyondaki yerlerine aktarmaktı. Deney düzeneklerimizi uzay istasyonuna olan uçuşu gerçekleştirdiğimi Dragon kapsülünden istasyon içerisindeki deney öncesi muhafaza konumlarına naklederek bu önemli ilk adımı tamamladım.

Bunun ardından da bahsettiğim planlı takvim dahilinde deneylerimize başladım. Buradaki görevim boyunca tüm bu deneyleri tamamlayıp, sonuçlarını beraberimde ülkemize getirmek üzere kayıt altına alıyor olacağım. Buradaki ortamın dünyadan en önemli farkı, yerçekiminin yokluğu diyebilirim. Mikro yerçekiminde istasyonun içinde havada bir kuş misali özgürce hareket edebiliyoruz. Tabiri caizse kanatsız uçabiliyoruz. Uzay istasyonundaki bu ortama çok hızlı bir şekilde uyum sağladım. Buradaki çalışmalarıma hedeflediğimiz gibi başladım ve üçüncü gün itibarıyla planlandığı şekilde devam ediyorum. Herhangi bir aksaklık olmadan tüm faaliyetlerimizi yürütüyorum.”

Erdoğan: “Tabii şu an Türk Hava Kuvvetlerimizin yetiştirdiği bir pilot olarak bu görev için en uygun aday sendin. Fakat bu kez pilot olarak çıktığın irtifadan çok daha öteye geçtin. Eminim zorlu bir yolculuk tecrübesi yaşadın.”

Gezeravcı: “Sayın Cumhurbaşkanım, öncelikle yolculuğun ilk kısmının amacı, dünyanın yerçekimine maruz kaldığımız alt atmosfer bölümünü aşarak, uzaya ulaşmaktı. Bu kısım yaklaşık 10 dakika sürdü. Yolculuğumuzun en riskli ve fiziksel olarak da en zorlayıcı kısmı buydu aslında. Ardından yaklaşık 200 kilometrelik yörüngece dünya çevresinde tur atarak Uluslararası Uzay İstasyonu’yla buluşmaya planladığımız zamana uygun şekilde hız ve irtifa ayarlamalarını gerçekleştirmeye başladık. Sonrasında istasyonun bulunduğu yörüngeye çıkıp hassas manevralarla istasyona kenetlenmeyi gerçekleştirdik. Fırlatmanın ilk 10 dakikasında çok hızlı geçen bölümden sonra dünya yörüngesindeki turumuz yaklaşık 36 saat sürdü.

Fırlatma öncesinde uzman ekipler tarafından hava koşullarına, roketin ve kapsülün teknik durumuna dair sürekli takip ve kontroller yapıldı. Mevcut plan sürekli gözden geçirildi. Geçmiş kariyerinde havacılık eğitimine, birikimine sahip eğitimli ve deneyimli bir ekip olarak her aşamada birbirimize sürekli destek ve süreci yürüten uzmanlara güvenimiz tamdı. Herhangi bir anormalliğe karşı her zaman hazırlıklıydık. Ancak sonuçta fırlatma süreci sorunsuz şekilde ilerledi ve planladığımız şekilde Uluslararası Uzay İstasyonu’na ulaştık.”

Erdoğan: “Şu an dünyadan yaklaşık 400 kilometre uzaklıkta yerçekimsiz ortamdasın. Bu durum seni nasıl etkiliyor?”

Gezeravcı: “Sayın Cumhurbaşkanım, sizin de ifade ettiğiniz gibi Uluslararası Uzay İstasyonu’ndaki ortamı dünyadakinden ayıran en önemli fark, yerçekiminin mikro düzeyde oluşu ve hissettiğimiz etkilerin birçoğu da buna bağlı. Vücudumuzda uzaya çıktığımız ilk andan itibaren daha  Uluslararası Uzay İstasyonu’na ulaşmadan Dragonun içinde bazı belirgin değişiklikleri hemen hissetmeye, görmeye başladık. Dolaşım, kas ve iskelet sistemim başta olmak üzere tüm bedenimde bu değişiklikleri halihazırda da gözlemleyebiliyorum.

Örneğin burada normalde tüm vücuduma dağılması gereken sıvılar, başta kan olmak üzere yerçekimi olmadığı vücudumun üst kısımlarına doğru birikiyor. Yüz çehrem bu nedenle dünyada olduğundan daha şişkin görünüyor. Yine vücut sıvılarındaki basıncın değişimi nedeniyle bazı görme sorunları ve bağışıklık sistemi zayıflıkları ulaşabiliyor. Çok şükür şu ana kadar bende bunlara ilişkin hiçbir emare yok. Hiçbir problem yaşamadım.”

Erdoğan: “İnsanlı ilk uzay misyonumuzun, bir bilim misyonu olması bizim için çok değerli. Böylece bilim literatürüne önemli katkılar sağlayacak çalışmalara Türk bilim insanları imza atmış olacak. Fizikten kimyaya, biyolojiden malzeme bilimine orada çok farklı alanlarda gerçekleştireceğin deneylerin başarıyla tamamlanmasını ümit ediyorum.”

Gezeravcı: “Bizim deneylerimiz, sizin de bahsettiğiniz gibi insan sağlığı, biyoloji, biyoteknoloji, malzeme bilimleri ve fizik alanlarında farklı disiplinlerde araştırma konularını kapsıyor.”

Hibya Haber Ajansı