Bakan Fidan'ın konuşması şu şekilde:

"Gazze ve Batı Şeria’daki tablo güvenliğe ve meşru müdafaa hakkında en çok kimin ihtiyacı olduğunu çok açıkça ortaya koyuyor. İsrail ciddi savaş suçları işlemekte. Uluslararası hukuka ve kurallara düzene olan dayalı inancın yeniden tesis edilmesini istiyorsak sorumlular hesap vermeli. İsrail’in Gazze’de işlediği savaş suçlarının soykırım seviyesine ulaşmış olabileceği seviyesindeki haberlerden ise ciddi şekilde endişe duyuyoruz.

İsrail’in 1948 soykırım sözleşmesi kapsamındaki yükümlülüklerini ihlal ettiğine ilişkin uluslararası adalet divanına yapılan başvuruyu memnuniyetle karşılıyoruz. Bu Filistin halkını daha fazla zarar görmekten koruyacak son derece zamanlı bir şey.

Çatışmanın coğrafi olarak tırmanmasının önlenmesi de üzerinde hassasiyetle durduğumuz bir konu. Türkiye olası bir yayılmanın riskleri konusunda defalarca uyarılarda bulundu. Dün risk dediğimiz bugün artık gerçek oldu. Kızıldeniz, Yemen, Lübnan, Irak, Suriye, İran ve Pakistan’daki son gelişmeler son derece endişe verici. Bu tırmanışın kimsenin kolay kolay kaçamayacağı jeostratejik bir girdaba dönüşme potansiyeli bulunmakta. İsrail ve destekçilerini hala başarma imkanımız varken diplomatik çözüm aramaya davet ediyorum.

Gazze ve ötesinde devam eden savaş ne barış ne de teslimiyet getirebilir. Bu savaşı durdurmak için tarihi bir sorumluluğumuz bulunmakta. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi uluslararası barış ve güvenliği korumakta birçok kere olduğu gibi bu defa da başarısız olmakta. Derhal ve kalıcı ateşkes, iki tarafın da tüm esirleri serbest bırakması ve Gazze’ye sürekli insani yardım akışının sağlanması barışa giden yolda olmazsa olmaz. Bunun için İsrail’in barış ve güvenliğin tüm gerekliliklerini yerine getirmesi gerekmektedir.

Bu dirençli ulusun onuru bağımsızlığı ve egemenline yönelik çabamızı gerçekleştirmek için birleşik bir Filistin liderliğine de ihtiyacımız bulunmakta. Geçici çözümlerin işe yaramayacağını artık hepimiz biliyoruz. Savaş sonrası senaryolarına Gazze’yi kimin yöneteceği üzerine kurulmamalı. Gazze’nin geleceği sadece ve sadece Filistinlilerin elindedir.

Savaş sonrasına ilişkin yanıt bulmamız gereken tek soru 1967 sınırları temelinde iki devletli çözüm üzerinde adil ve kalıcı barışı nasıl güvence altına alabileceğimizdir. Bu konudaki çalışmalarımızın odak noktası başkenti doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen bir Filistin Devletinin kurulması olmalıdır. Bu amaçla İsrailliler ile Filistinliler arasındaki barışı sağlayacak ve denetleyecek bir garantörlük mekanizmasının kuruluşu yönündeki çağrımızı yinelemek istiyorum.

Uluslararası toplumun üyelerinin birçoğu ateşkesin insani yardımın ve iki devletli çözümün aciliyeti konusunda aynı fikirde. Ancak İsrail’in bunu hayata geçirmesini sağlayacak etkin bir mekanizma yok. Gazze’deki mevcut durumun devam etmesi uluslararası sistemin temel ilkelerini ve ahlaki değerlerini daha da sarsacaktır. Bu nedenle insanlığın geleceği için gerekli olan bu değerlerin erozyonunu durdurmak için bir an önce harekete geçmeliyiz. "

Hibya Haber Ajansı