Başkan Soyer, Erzincan’da altın madeninde yaşanan facianın bir gün başka bir altın madeninde yaşanmayacağı konusunda hiçbir güvence olmadığını belirterek, “İzmir’de bugün aktif olan iki adet altın maden ocağı mevcut. Biri İzmir’in en önemli su kaynağı olan Tahtalı Barajı’nın bitişiğinde, diğeri ise Türkiye çevre mücadelesinin sembollerinden Bergama’da.” dedi.

Görev süresi boyunca sulak alanlar gibi tüm ekosistemlerin korunması için elinden geleni yaptığını ifade eden Başkan Soyer, “Ancak günümüz kamu politikaları maalesef bazı şirketlerin kazancını hepimizin sağlık ve refahından önde tutmaktadır.  Elbette ki madenciliğe karşı olmak değil konu, konu kamu yararını, sağlığını, doğayı öncelemek.” diye konuştu.

Başkan Soyer, Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) süreçlerinde halkın katılımının gerçek anlamda sağlanmasının, bölge halkının konu ile ilgili gerektiği gibi bilgilendirilmesinin, talep ve isteklerinin dikkate alınmasının çok önemli olduğuna değinerek, “Bundan sonra bu gibi felaketlerin yaşanmaması için konu ile ilgili toplumsal bilincin yaygınlaştırılması ve dayanışmanın güçlenmesi elzemdir. Unutulmamalı ki yaşam hakkı her şeyden değerlidir.” ifadesini kullandı.

Hibya Haber Ajansı