ABD, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde (BMGK) yapılan son oylamada Gazze'de acil insani ateşkes tasarısını bir kez daha veto etti. Arap ülkelerini temsil eden Cezayir'in sunduğu tasarıda, Gazze'de derhal ateşkes ilan edilmesi, tüm rehinelerin serbest bırakılması, insani yardım malzemelerinin bölgeye ulaştırılması ve sivillerin zorla yerinden edilmelerine karşı çıkılması gerektiği vurgulandı. Bu tasarı, sadece BMGK'nin ortak anlayışı değil, aynı zamanda uluslararası toplumun ateşkes konusundaki konsensüsüdür.

15 üyeli BMGK'deki son oylamada tasarıya 13 ülke “evet” oyu verirken İngiltere “çekimser” kaldı ve sadece ABD ret oyu kullandı. ABD, tasarının Filistin ile İsrail arasında rehine sorunu üzerinde şu an devam eden müzakerelere yararlı olmayacağını belirterek neden “hayır" dediğini açıkladı. Araştırmacılar, bu iddianın asılsız olduğu kanısında. Tasarıyı Ürdün ve Mısır gibi arabulucular destekliyor. Araştırmacılara göre, tasarının onaylanması ateşkesin gerçekleştirilmesine büyük bir olasılık sağlayacaktı. Ayrıca, tasarı İsrail'in Gazze'deki askeri operasyonlarını durdurma çağrısı yapıyor ve Filistin ile İsrail'in rehine değişimi konusunda en kısa sürede uzlaşmaya varmasına yardımcı olacaktı.

Araştırmacılar aslında veto kullanmanın, ABD'nin sıkça başvurduğu bir yöntem olduğunu belirtirken, 16 Ekim'de ABD, Rusya'nın sunduğu Filistin-İsrail çatışmalarına ilişkin insani karar tasarısını Filistin İslami Direniş Örgütü'nün açıkça kınanmadığı gerekçesiyle veto etti. 18 Ekim'de ABD, Brezilya'nın önerdiği Filistin ile İsrail arasındaki geçici ateşkes karar tasarısını, İsrail'in kendini savunma hakkının belirtilmemesi sebebiyle reddetti. 8 Aralık'ta ABD, Birleşik Arap Birliği'nin sunduğu Gazze'de insani ateşkes uygulanması karar tasarısını yine Filistin İslami Direniş Örgütü'nün kınanmaması gerekçesiyle veto etti. Bu sebeplerden ötürü ABD'nin, Filistin-İsrail sorununda adaletli bir arabulucudan ziyade belirli bir tarafın yanında olduğu anlaşılabilir. Araştırmacılar, bunun arkasında ABD'nin iç politik sebeplerinin yattığını belirtti. Araştırmacılara göre, Yahudiler ABD'deki en büyük etnik gruplardan birini oluşturuyor ve daha önemlisi, genel seçim adaylarının önemli bağışçılarından. Siyasetçiler, İsrail'i kızdırmanın genel seçim üzerinde olumsuz etkileri olabileceğinden endişeleniyor. Ayrıca, ABD BMGK'deki tasarıları reddederek İsrail'e savaş alanında avantaj ve zaman kazandırmaya çalışıyor.

ABD'nin şu anda yeni bir karar tasarısı üzerinde çalıştığı ve tasarıda İsrail'in askeri operasyonları geçici olarak durdurması gerektiğinin belirtildiği söyleniyor. Bir TV programında yayınlanan bir haberde, ABD'nin yüksek düzeyli bir yetkilisi, ABD'nin aslında kendi tasarısını acilen oylamaya sunmayacağını ifade etti. Tasarının içeriğine bakıldığında, ABD'nin sorunu gerçekten çözme niyetinde olmadığı anlaşılıyor. Tasarıda İsrail'e sadece askeri operasyonları geçici olarak durdurma çağrısında bulunulurken, İsrailli askerlerin Gazze'den çekilmesi, insani yardımların yeniden başlatılması ve Filistin-İsrail barış müzakerelerinin yeniden yapılması gibi konulara değinilmiyor. ABD ve İsrail'in üstlenmesi gereken uluslararası sorumluluklara da tasarıda yer verilmiyor.

 İngiltere Dışişleri Bakanı David Cameron, kısa süre önce yaptığı açıklamada savaşın derhal durdurulması çağrısında bulundu. Bu açıklama, İngiltere Başbakanı'nın en keskin ifadesi olarak değerlendirildi. Ateşkes artık küresel bir konsensüs haline geldi. Günümüzde Kızıl Deniz krizi tırmanıyor, Lübnan ve İsrail sınırında çatışmalar durmuyor. Filistin-İsrail gerginliğinin bölgeye yayılma riski artıyor. Bu koşullar altında ABDnin, BMGK'de ilgili ateşkes tasarılarını sürekli olarak veto ederken, İsrail'e askeri yardım sağlamaya devam ettiği belirtildi.

Hibya Haber Ajansı