Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:

“Öncelikle sizlere geçtiğimiz mayıs ayındaki seçim sonuçları için bir teşekkür borcumuz var. Cumhur İttifakı’na milletvekilliğinde verdiğiniz yüzde 68 ve cumhurbaşkanlığında şahsıma verdiğiniz yüzde 70 oranındaki destek için sizlere şükranlarımı sunuyorum. Rabbim tüm Kütahyalı kardeşlerimden razı olsun.

Hayırda yarış olarak gördüğümüz bu centilmence rekabetin şehrimiz için en güzel şekilde neticelenmesini diliyorum. Hangi partiye mensup olursa olsun bu ülkenin her bireyinin, her Kütahyalı vatandaşımın bizim gönlümüzde ayrı bir yeri var. Seçimler gelir, geçer ama muhabbet baki kalır.

Rabbim birliğimizi, beraberliğimizi, dirliğimizi, kardeşliğimizi daim eylesin diyorum. Ülkemizin güvenliğine, istikrarına, kazanımlarına, hedeflerine göz dikenlere asla fırsat vermeyeceğiz.

Maşallah bu millet; tarihine, kültürüne, inancına saldırarak sırtına terör örgütlerine dayayanlara, onlara en güzel dersi sandıklarda verdi.

Bugüne kadar olduğu gibi 31 Mart’ta da milletimizle omuz omuza verip meydanı kirli ittifakların karanlık hesaplarına bırakmayacağız. Türkiye Yüzyılı vizyonu etrafından kenetlenip yolumuza devam edeceğiz. Bu yolculukta Kütahya’nın da desteğini yanımızda göreceğimize yürekten inanıyorum.

Bayramı, sadece ramazanın değil milli iradenin de bayram günü haline dönüştürmeliyiz. Ben bunu Kütahya’nın yapacağına inanıyorum. Allah şimdiden sizlerden razı olsun.

Kütahya yaklaşık 160 bin emeklimizin yaşadığı bir şehrimiz. Ülkemiz Gezi Olaylarından beri süren 15 Temmuz’da daha da keskinleşen, 2018’den itibaren iyice alenileşen bölgesel ve küresel krizlerle daha da derinleşen sıkıntılı bir süreçten geçiyor. Hamd olsun önümüze hangi badire çıkarsa çıksın ülkemizi demokrasi ve kalkınma rotasından çıkarmadan hedeflerine doğru ilerletmeyi başardık. Tabii bu arada ciddi bedeller de ödedik, ödüyoruz.

Milli birliğimize yönelik saldırıları bertaraf ederken, yeri geldi darbecilere karşı canımız pahasına direndik. Yeri geldi sınırlarımıza dayanan teröristlerle boğuştuk. Cudi Dağı’nda onları mağaralara gömdük. Tendürek’te gömdük, Bestler Deresi’nde gömdük. Gabar’da gömdük ve Türkiye’de kendilerine yer bulamadılar.

Hiç şüphesiz hayat pahalılığıyla da mücadele ettik. En çok etkilediği kesimlerin başında emeklilerimiz vardır. Her ne kadar emekli maaşlarını bizden önceki dönemlerle kıyas edilemeyecek seviyelere çıkarmış olsak da gönlümüz vatandaşlarımızın hayatlarını daha iyi şartlarda sürdürmesini istiyor.

Ekonomi dediğiniz olay diğer boyutlarının ötesinde hesap kitap işidir. Devletin gelirleri ve giderleri arasındaki dengeyi tutturamazsanız tıpkı 1970’lerde ve 1990’larda olduğu gibi siyasi, sosyal ve ekonomik çalkantıların pençesine düşmeniz kaçınılmazdır.

Türkiye, kimi ülkelerin sahip olduğu gibi karşılıksız elde ettiği gelir kaynaklarına sahip değildir. Biz harcadığımız her kuruşu devleti ve milletiyle birlikte çalışıp kazanmak mecburiyetindeyiz.

Devletin tüm çalışanları için yaklaşık 3 trilyon personel gideri var. Yatırımlar için 1,6 trilyon liraya yakın bir kaynak kullanılacak. Emekli maaşları için ayrılan miktar, yaklaşık 3 trilyon liraya yakın. Eğitim için 1,6 triyon lira, sağlık için 1,6 trilyon lira, sosyal yardımlar için 500 milyar lira, mahalli idareler için 860 milyar lira tahsis edildi. Diğer kalemleri söylemiyorum bile. En düşüğü 10 bin lira olan emekli maaşı, ömrünü kendisinin ve ailesinin geçimi için harcamış vatandaşlarımız için yeterli mi? Elbette değil. Peki emekli maaşlarını arzu ettiğimiz düzeye nasıl yükselteceğiz? Devlet ve millet olarak daha fazla çalışacak, daha çok gelir elde edecek, ortaya çıkan kazançtan da emeklilerimize hak ettikleri parayı vereceğiz.

Emekli maaşlarına 7 bin lira eklemek demek, bütçeden yaklaşık 1,4 trilyon liralık, 10 bin lira eklemek demek 1,9 trilyon liralık bir kaynağı buraya aktarmak demektir. Dikkat ediniz mevcut maaşların tutarından söz etmiyorum. Sadece 7 bin lira veya 10 bin lira olarak ifade edilen ek artışın maliyetini anlatıyorum. Yani 2024 yılı boyunca ülkemizde tek çivi çakmasak, tüm yatırım bütçesini buraya aktarsak bile bu gideri karşılamaya yetmiyor.

Ayrıca seyyanen artışların emekli maaşları arasında yol açtığı adaletsizliğin de farkındayız. Sırtında yumurta küfesi taşımayanlar tabii ki istedikleri gibi atıp tutabilir. Sorumluluk makamında olmayanlar elbette her aklına eseni söyleyebilir ama milletin ülkeyi ve devleti yönetme görevini verdiği bizim için böyle bir durum asla söz konusu değil. Biz yaptığımız her işin hesabını 85 milyonun tamamına vermekle mükellefiz. Biz attığımız her adımı en ince detayına kadar hesaplamak zorundayız.

Küresel ekonomik kriz, dünyanın her yerinde çalışanlar ve emekliler başta olmak üzere büyük kitlelerin refah kaybına uğramasına yol açtı. Türkiyemiz de kendi şartları çerçevesinde bu dalgadan etkilendi. Tüm bunların üstüne biz geçen sene asrın felaketi olan çok büyük bir deprem yaşadık.

Siz oturdukları yerden atıp tutanlara bakmayın. Onlar sadece istismar ve bozgunculuk peşinde koşuyor. Onların ne ülke, ne millet ne de emeklilerimiz umurunda.

Milletimizden sabır ve metanet istiyoruz. Türkiye’nin son 21 yılı, ondan önceki dönemlerinden çok iyiydi. İnşallah yarınlarımız da bugünlerimizden daha iyi olacak.

Şehrin ihtiyacına göre önümüzdeki dönemde 800 yataklı bir eğitim araştırma hastanesini de gündeme alabiliriz. Domaniç Entegre İlçe Hastanemizin inşası başta olmak üzere 5 sağlık tesisinin yapımına devam ediyoruz.

Kütahya’da TOKİ kanalıyla 12 bin 802 konutun yapımını tamamlayıp hak sahiplerine teslim ettik. Bin 521 konutun yapımı sürüyor. Kütahya’da 9,2 milyon metrekare alanda kentsel dönüşüm çalışması yürütüyoruz.”

Hibya Haber Ajansı