Erdoğan'ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:

"Selçuklu’nun yoldaşı Osmanlı’nın gözde şehri, Cumhuriyetimize giden yolda istiklal mücadelemizin mihmandarı Isparta, maşallah Türkiye Yüzyılı’nın inşasına da öncülük ediyor.

Isparta dururken elbette sizden başkasına gönül vermek olmaz. Sizler de 14-28 mayıs seçimlerinde milletvekilliğinde yüzde 55,5, cumhurbaşkanlığında yüzde 58 oy oranı ile gönlünüzün bizden yana olduğunu gösterdiniz, bizi yalnız bırakmadınız.

Sevginiz ve vefanız için her birinize ayrı ayrı şükranlarımı sunuyorum. Biz de Isparta'dan aldığımız güçle, şevkle, heyecanla Türkiye Yüzyılı'nın inşası yolunda emin adımlarla ilerliyoruz.

Biliyorsunuz, geçtiğimiz yılın mayıs seçimlerini 6 Şubat depremlerinin acısı eşliğinde gerçekleştirmiştik. Milletimiz depremde sergilediği birliği, beraberliği, kardeşliği hamdolsun sandıkta da sürdürdü. Türkiye son 10 yıldır terörden darbe girişimine, salgından bölgemizdeki çatışmalara kadar ardı arkası kesilmeyen nice sınamalara maruz kaldı.

Asrın felaketi bu depremler üzerimizdeki yükü daha da artırdı. Fakat şu anda geldiğimiz noktada yerel yönetim seçimlerine gidiyoruz. Bugün de hayat pahalılığıyla ve onun bir sonucu olarak sabit gelirli insanlarımızın refah kaybıyla sınanıyoruz. Allah'ın izniyle bunların da üstesinden geleceğiz.

Uyguladığımız programın sonuçlarını bu yılın ikinci yarısından itibaren görmeye başlayacağız. Esasen genel ekonomik göstergelerimiz gayet iyi. Milli gelirimiz, istihdamımız, üretimimiz, ihracatımız tarihimizin en yüksek seviyesinde.

Enflasyon düştükçe, ekonomideki bu olumlu tablonun getirilerini çalışanlarımıza ve emeklilerimize daha iyi yansıtma imkanı bulacağız. Bunun dışındaki palavralara sakın ha kanmayın. 

Eski Türkiye'de bu palavracı siyaset anlayışı yüzünden ülkenin onlarca yılı heba edildi. Güvensizliğin, istikrarsızlığın, programsızlığın, plansızlığın kol gezdiği bir ülkede herkes kaybeder en çok da çalışanlar ve emekliler kaybeder.

Hatırlarsanız, bu ülkede emekliye, memura, işçiye maaş ödenememe tehlikesinin yaşandığı günler oldu. Üstelik o günlerin hem çalışan ve emekli sayıları hem bunların toplam bedelleri bugünle mukayese edilemeyecek kadar küçük rakamlardı.

Türkiye bugün 32 milyonu bulan çalışan, 16 milyona ulaşan emekli sayısıyla gerçekten çok farklı bir ligin oyuncusudur. Biz güven ve istikrar iklimini muhafaza ederek diğer faktörler ne olursa olsun ülkemizin hedeflerinden sapmasına asla izin vermedik.

Bugün de aynı anlayışla hareket ediyoruz. Dışarıda ve içeride ne yaşarsak yaşayalım milletimizin işini, aşını, huzurunu, güvenliğini koruma kararlılığımızdan asla geri adım atmıyoruz.

Şimdi meydana gelirken arkadaşlara dedim ki, emniyete sorun bakalım şu anda alanda ne kadar Ispartalı kardeşim var. Ne dediler; 35 bin. İşte Isparta bu. Gül diyarı bu. Biz Isparta'yı sevdik, Isparta'da bizi seviyor.

Ülkemizin son 21 yıldaki kazanımlarına sahip çıkmadan daha güçlü ve müreffeh bir toplum hayali kuramayız. Bu dönemde milli gelirimizi 3 kat büyüttük. Önümüzdeki süreçte milli gelirimizi 2 kat daha büyütebiliriz. Böylece hepimiz daha iyi refah seviyelerine kavuşabiliriz.

Ama bunu oturup sadece eleştirerek veya yattığımız yerden ahkam keserek değil, çalışarak hem de çok çalışarak yapmamız gerekiyor. Hiç çalışmadan dünyanın en yüksek refah seviyesinde bir hayat yaşamayı umut etmenin adı hayal perestlik değil başka birsendir.

Milletimizin çalışkan, üretken, becerikli olduğunu biliyoruz. Biz insanımızın bu vasıflarını harekete geçirebileceği, kullanabileceği, katma değere dönüştürebileceği bir alt yapı oluşturmanın peşindeyiz.

İşte savunma sanayii bunun örneklerinden biridir. Şu anda biz dünyada havada var mıyız? İnsansız uçaklarımızla var mıyız? Şu anda daha da yapacağız. KIZILELMA ile var mıyız? Aynen devam, AKINCI ile var mıyız? Devam, dünyada insansız hava araçlarında ilk 3 ilk 4'ün içindeyiz.

Daha düne kadar neredeyse tamamen dışa bağımlı bir savunma sanayimiz vardı. Yüzde 20'si yerli... biz geldik bu yüzde 20'yi yüzde 80'e çıkardık. Şimdi yüzde 80 yerli. Bize tabanca vermiyorlardı. Şimdi bizim yerli tabancalarımıza dünyanın dört bir yarından talep var.

Şu anda aynı alanda dünyanın önde gelen ihracatçıları arasına girdik. İnsansız hava araçları teknolojisinde dünyanın ilk 3 ülkesinden biriyiz. Milli savaş uçağımız KAAN ile 5'inci nesil uçak yapabilen 4 ülkeden biri olduk. Aynı tabloyu makineden gıdaya, giyimden seramiğe, turizmden müteahhitliğe her alanda görmek mümkündür.

Her kim bu ülkenin yandığını, bittiğini, çöktüğünü iddia ederek etrafına umutsuzluk saçıyorsa emin olun kafasında başka hesaplar vardır. Eskiler otu çek köküne bak derlerdi.

Bunların da köküne baktığınızda ya kifayetsiz muhterisleri, ya terör örgütü yandaşlarını, ya emperyalistlerin beşinci kol elemanlarını görürsünüz.

Amaçları karamsarlık bulutlarını tepemize toplayarak milletimizi yıldırmak, insanımızın mücadele azmini kırmak, hepimizin dikkatini dağıtmaktır. Geçmişte aynı şeyi toplumsal farklılıkları çatışmaya dönüştürerek, vesayetçilerin önünü açarak, terör örgütlerini kullanarak, darbecileri destekleyerek, ekonomik tetikçileri harekete geçirerek yapıyorlardı.

Şimdi yöntem değiştirmişler, milletimizin moralini çökertme taktiği uyguluyorlar. Halbuki bu milletin morali Çanakkale'de yedi düvel üzerine geldiğinde çökmedi.

En zor şartlarda verdiği milli mücadelede çökmedi. Rahmetli Adnan Menderes'in bedelini canı ile ödediği demokrasi mücadelesinde yaşanan o kesintilerde çökmedi. Daha başımıza gelen nice badirelerde çökmedi.

Gezi'sinden 15 Temmuz'una son dönemde maruz kaldığımız onca saldırılarda çökmedi. Aslında bunlara yanıldıklarını 14-28 Mayıs seçimlerinde sandıkta gösterdik. Ama bunlar hala anlamıyor, anlamayacaklar.

Şimdi 31 Mart'ta bunlara bunu anlatmaya hazır mıyız? 10 günümüz var. 10 gün sonra sandıklarda gelin bunları demokratik şekilde gömelim. Isparta'nın bu tarihi hesaplaşmada milli irade safının en önlerinde yer alacağına ben inanıyorum.  

Bu yıl Gazze'de yaşanan katliamların üzüntüsüyle buruk bir ramazan yaşıyoruz. Türkiye olarak bilinen ve bilinmeyen yardımlarımızla Gazzeli kardeşlerimizin yanındayız. Rabbim oradaki kardeşlerimizin yardımcısı olsun diyoruz.

Bizim hem kendi insanımız, hem dünyadaki tüm mazlumlar için yapacağımız en iyi şey birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize sahip çıkarak ülkemizi hedeflerine ulaştırmaktır.

Bunu başardığımızda artık yepyeni bir Türkiye'ye, yepyeni bir bölgeye, yepyeni bir dünyaya Allah'ın izniyle gözlerimizi açacağız. Bize bugüne kadar nice zaferleri yaşatan rabbimiz inşallah bu güzel günleri görmeyi de nasip eder.

Her şehrimizde ısrarla altını çizerek ifade ediyorum. Bizim siyasetimiz eser ve hizmet siyasetidir. Bizim istismarla, saplantıyla, yalanla dolanla, kibirle işimiz olmaz.

Bizde tevazu egemendir. Biz gece gündüz ülkemizi ve şehirlerimizi nasıl ileriye taşıyacağımızın planlarıyla, projeleriyle yatıp kalkıyoruz.

Bu anlayışla Isparta'ya 21 yılda 76 milyar lirayı aşkın kamu yatırımı yaptık. Allah'ın izniyle 31 Mart'tan sonra bunlara belediyelerimizle işbirliği içinde çok daha fazlasını ekleyeceğiz.

Bizim için en büyük mükafat, insanlarımızın gönüllerinden kopararak söze döktükleri Allah razı olsun duasıdır. Yaptığımız eserlerle gök kubbede hoş bir sada bırakmadıktan sonra siyasetin, hükümetin, unvanların ne önemi var. Hep medeniyet diyoruz, medeniyet davası diyoruz.

Medeniyet içi boş kavgalarla kimseye faydası olmayan polemiklerle ülkenin vaktini ve enerjisini boşa harcayarak inşa edilmez, geliştirilmez, deste deste dolarlarla nereye gidersin... Cumhuriyet Halk Partisi'nin belediye başkan adayı deste deste dolarlarla İstanbul'da seçim kazanmak istiyorlar.

Ben Ispartalı kardeşlerime İstanbul'daki hemşehrilerini arayarak onları da dikkatle uyarmalarını istiyorum. Ecdat, gece gündüz harama uçkur çözmeden, harama eyvallah etmeden helalinden kazandılar, helalinden yediler. Böyle ter döktüler.

Şimdi Selçuklu'nun, Osmanlı'nın, Cumhuriyetin bu topraklarda vurduğu her mührün miras olarak bizlere emanet ettiği her bir eserin gerisinde böyle zorlu bir mücadele var. Ne diyor o güzel Isparta türküsünde; "Bahçelerde saz olur, gül açılır yaz olur. Ben yarime gül demem gülün ömrü az olur."

Ecdadın bize bıraktıklarıyla yetinmeye kalkarsak milletçe bu vatan topraklarındaki ömrümüz az olur. Sürekli üzerine daha fazlasını, daha güzelini, daha iyisini koyarak devam edeceğiz ki devraldığımız emanetin hakkını verelim.

Bizden sonraki nesillere daha büyümüş, daha güçlenmiş, daha zenginleşmiş bir Türkiye bırakacağız ki onlar da çıtayı daha yükseğe koyabilsinler. Tabii birileri hiçbir iş yapmadan, hiçbir eser ve hizmete imza atmadan sadece eleştirerek, sadece hata yapılmasını bekleyerek siyaset yaptığını sanıyor.

Bu armut piş ağzıma düş zihniyetinin hasbelkader yönetimlerini ele aldıkları şehirlerimizi nasıl geriye götürdüğünü çevrenizdeki örneklere bakarak sizler de görüyorsunuz.

Üstelik bu uğurda bölücü örgütün uzantılarıyla DEM'lenmekten, eskiden bizimle birlikte olanları güya kurnazlık yapıp karşımıza çıkarmaktan, deste deste para görüntüleriyle siyaseti kirletmekten öte gitmiyor."

Hibya Haber Ajansı