Adıbelli, Boao Forumu’nun Ukrayna savaşı, Gazze katliamı ve Moskova saldırısının gölgesinde 26-29 Mart tarihleri arasında toplandığını belirterek, “Bu yılki zirvenin ana teması “Asya ve Dünya: Ortak Zorluklar, Ortak Sorumluluklar” idi. Resmi adı Asya için Boao Forumu olan forum  Çin’in  öncülüğünde 27 Asya-Pasifik  devleti tarafından 27 Şubat 2001’de kuruldu. Örgüt ilk toplantısını 12-13 Nisan 2002 tarihleri ​​arasında gerçekleştirdi.” dedi.

Boao Forumu’nun her yıl İsviçre’nin Davos kentinde düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu örnek alınarak oluşturulduğuna değinen Adıbelli, şunları söyledi:

“Sekreterliği Pekin’de olmasına rağmen sabit adresi Çin’in Hainan eyaleti Boao kasabasıdır . Bazen ‘Asya Davosu’ olarak da bilinen forum, adını 2002 yılından bu yana yıllık konferansın kalıcı mekânı olan, Çin’in güney Hainan eyaletinde bulunan Boao kasabasından alıyor. Her yıl başta ekonomi olmak üzere siyaset, diplomasi, güvenlik, kalkınma  ve jeopolitika konularında bölgenin ve dünyanın önemli devlet adamları ekonomistleri ve şirket CEO’ları bu forumda konuşma yapmaktadır. Boao Forumu dünyada prestijli forumların başında geliyor. Bu nedenle özellikle özel sektörün foruma ilgisi oldukça büyük. Çin de kuruluşundan beri foruma oldukça önem veriyor ve her yıl bir önceki yıldan daha verimli geçmesi adına her türlü altyapı da dahil olmak üzere  imkanlar sunmaktan çekinmiyor.”

Adıbelli, Asya ve Dünya: Ortak Zorluklar, Ortak Sorumluluklar temalı foruma bu yıl Kazakistan Devlet Başkanı Kasım-Jomart Tokayev, Nauru Devlet Başkanı David WR Adeang, Sri Lanka Başbakanı Dinesh Gunawardena ve eski Kamboçya başbakanı Samdech Techo Hun Sen’in katıldığına dikkati çekerek, şöyle devam etti:

“Ayrıca Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECDE) Genel Sekreteri Mathias Cormann da foruma katılanlar arasındaydı.  Forumda dünyada yaşan gelişmelere değinilirken özellikle Çin’in dengeleyici rolüne işaret edilerek giderek karmaşıklaşan ve gerginleşen küresel jeopolitik durum karşısında Çin’in aktif olarak yapıcı bir rol oynadığını ve dünya ve bölgesel barışı, istikrarı ve kalkınmayı korumaya kararlı olduğunun altı çizildi.”

Bu yıl forumda Çin Devlet Başkanı yerine Ulusal Halk Kongresi Daimi Komite BaşkanıZhao Leji’nin konuşma yaptığını söyleyen Adıbelli, şunları kaydetti:

“Zhao’nun konuşma başlığı oldukça anlamlıydı. ‘Zorlukların Karşısında Birlikte Çalışmak ve​ Asya ve Dünya için Daha İyi Bir Gelecek Yaratmak’ başlıklı konuşma oldukça önemli hususları vurguladı. Zhao konuşmasında ‘Yetmiş yıl önce Asya’da Barış İçinde Bir Arada Yaşamanın Beş İlkesi önerildi. Bugün bu ilkeler yenilenmiş bir güç kazanmış ve her zamankinden daha geçerli hale gelmiştir. Sıcak ve soğuk savaşlardan, zorluklardan ve sıkıntılardan geçen Asya’daki insanlar barışın derinden önem veriyor ve kalkınma kazanımlarının kolay elde edilmediğini anlıyorlar. İnsanlık için ortak bir geleceğe sahip bir topluluğun bayrağını yükseklerde tutmamız, ortak bir geleceğe sahip bir Asya topluluğunu ortaklaşa inşa etmemiz ve barışçıl, emniyetli ve emniyetli, müreffeh, güzel, dostane ve uyumlu bir Asya evi için birlikte çalışmamız önemlidir.’ diyerek iki önemli hususa dikkat çekti: Asya topluluğu ve Asya evi.”

Adıbelli, Asya topluluğunun ve Asya evi kavramlarının aslında çok da yabancı kavramlar olmadığına dikkati çekerek, “Avrupa ortak kimliğinin inşasında kullanılan kavramlar: Ortak Avrupa evi ve Avrupa topluluğu . Bu kavramlar üzerinden Avrupa devletleri ortak bir Avrupa kimliğini geliştirdiler ve Avrupa ortak evleri olarak görmeye başladılar. Her ne kadar ortak Avrupa evi fikrini ve kavramını  ilk defa Sovyet lider Mikhail Gorbaçov’a ait olsa da Avrupa bu kavramı benimsemiştir.” diye konuştu.

Sırasının şimdi Asya’da olduğunu ifade eden Adıbelli, “Maalesef Asya’da ortak Asya kimliğinden bahsetmek mümkün olmadığı gibi ortak bir Asya evi de çok popüler değil. 2014 yılında Boao zirvesinde Xi Jinping’in yaptığı konuşmada Asya’daki sorunları Asyalıların çözmesi ve yabancı ülkelerin Asya’nın içişlerine karışmaması gerektiğini söylemiştir. 2022’deki Boao zirvesinde ise Xi Jinping, Küresel Güvenlik Girişimi ismi verilen Çin’in yeni güvenlik konseptini dünya kamuoyuna açıklamıştır.” dedi.

Adıbelli, Küresel Güvenlik Girişimi tarafından ana hatlarıyla belirtilen ilkelerin özetlendiği altı maddeyi şöyle sıraladı:

“Ortak, kapsamlı, işbirliğine dayalı ve sürdürülebilir güvenlik; tüm ülkelerin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı; BM Şartı’nın amaç ve ilkelerine uymak; ülkeler arasındaki anlaşmazlıkları diyalog yoluyla barışçıl bir şekilde çözmek; tüm ülkelerin güvenlik kaygılarını ciddiye almak ve hem geleneksel hem de geleneksel olmayan alanlarda güvenliğin sürdürülmesi.”

Görüldüğü üzere Çin’in uluslararası güvenlik temelinde bugüne kadar yaşanan hadiselerin ışığında oluşturduğu formülle Asya’daki güven artırıcı önlemler mekanizmalarının eksikliğini giderme konusunda hareket ettiğini söyleyen Adıbelli, “Özellikle, Çin’in Küresel Güvenlik Girişiminin temelini güçlü bir Birleşmiş Milletler teşkilatının oluşturduğu açıkça görülmektedir. Bu nedenle, Çin, Birleşmiş Milletlere oldukça önem vermektedir. Bu bağlamda, geçen hafta pazartesi günü BM Güvenlik Konseyinde kabul edilen ve ABD’nin çekimser kaldığı acil ateşkes çağrısını içeren kararını ABD’nin BM daimi temsilcisi tarafından İsrail’i yatıştırmak için bağlayıcı olmadığını söylemesine Çin’den büyük bir tepki gelmiştir.” şeklinde konuştu.

Adıbelli, 27 Mart günü bir gazetenin başyazısında ABD’nin tavrını sert bir şekilde eleştirdiğini belirtti.

 “BM Güvenlik Konseyi’nin kararları tüm ülkeler için bağlayıcıdır ve bu, BM Antlaşmasında da açıkça ifade edilen bir hükümdür. Amerikan medyası bile buna inanıyor; dolayısıyla ABD’nin BM Daimi Temsilcisi’nin neden bunun “bağlayıcı olmadığına inandığı  belli değil. ABD’nin müttefikleri de dahil olmak üzere BM Güvenlik Konseyi’nin diğer üyeleri, konsey kararlarının bağlayıcı ve zorunlu olduğunu yineledi. ABD’nin bu temel meseledeki belirsizliği savunulamaz ve açıklanamaz… ABD, Filistin-İsrail çatışmasına ilişkin kararsız tutumu nedeniyle kendisini zaten ahlaki ve itibari bir bataklığın içinde buldu. Eğer ABD, BM Güvenlik Konseyi kararlarını göz ardı etmeye ve İsrail’in de aynısını yapmasına göz yummaya cesaret ederse, kaçınılmaz olarak eleştirilerin hedefi haline gelecektir. Etkili ülkelerin, kararların uygulanmasını desteklemek için tüm etkili araçları kullanmak da dahil olmak üzere, bu duruma çözüm bulmada aktif bir rol oynayacaklarını umuyoruz.”

Adıbelli, “Global Times gazetesinin baş yazısında ABD’nin sergilediği tiyatroyu şu ifadelerle eleştirmektedir: ‘BM Güvenlik Konseyi tarafından resmi olarak kabul edilen kararlar gerçekten de ABD büyükelçisinin iddia ettiği kadar bağlayıcı olmasaydı, ABD’nin bunları tekrar tekrar veto etmesine gerek kalmazdı.’ Öyle ya; madem BM Güvenlik Konseyi kararları bağlayıcı değil o halde ne diye veto mekanizması bulunmaktadır. Maalesef, ABD, dünyanın aklıyla alay etmektedir.” dedi.

ABD’nin İsrail için bugün 79 yaşında olan ve kuruluşuna kendisinin öncülük ettiği BM teşkilatını tüm temel kavramlarını ve onların gücünü ayaklar altına aldığını dile getiren Adıbelli, “BM, teşkilatı 79 yıllık ömründe hiç bu kadar yara almamış ve aşağılanmamıştı. ABD, İsrail’i korumak için  BM’nin 79 yıllık yazılı kurallarını ve teamüllerini çiğnemekte sakınca görmedi. Güvenlik Konseyi kararları uluslararası güvenliğin ve mazlum ve ezilen halkların son kalesiydi. Güvenlik Konseyinin içi boşaltılır, kararlarının zorlayıcı etkisi ortadan kaldırılırsa, dünyada kalan sadece kaos olur.” diye konuştu.  

Hibya Haber Ajansı