Prof. Dr. Atila Tanyeli, çocukluk çağında en sık görüşen sağlık problemlerinin başında demir eksikliği anemisi geldiğini belirterek, “Yenidoğan döneminde sıklıkla görülmekle birlikte, hastalığın ortaya çıkmasında beslenmede yapılan hatalar da önemli rol oynuyor.” dedi.

“Yenidoğanlarda 6. aydan itibaren demir ihtiyacı artar”

Demir eksikliği anemisinin üç temel noktası bulunduğuna dikkati çeken Tanyeli, “En sık görülen şekli alım azlığı iken gastrointestinal sistemler ile enfeksiyon ve tüketime bağlı kayıplara da rastlanır. Kan kaybına yol açan enfeksiyonlar da bir başka etken olarak öne çıkar. Anne sütünde demir olsa da ilk aylarda çocuğun hızlı büyümesi nedeniyle özellikle altıncı aydan itibaren demir eksikliği ortaya çıkmakta ve ihtiyacın karşılanması zor olmaktadır.” ifadelerini kullandı.

Tanyeli, ortalama 3 kilo 300 gram dünyaya gelen bir bebeğin bir yaşında 9-10 kilo olduğuna değinerek, “Bu da üç kat artış anlamına gelir. Bu artış hızına uygun vitamin-mineral tüketimi ile beslenme şekli her zaman ihtiyacı karşılamayabilir. Özellikle anne sütü tam verilmiyorsa, inek sütüyle beslenme söz konusuysa ve beslenmede hata yapılıyorsa bu durum daha net ortaya çıkar.” şeklinde konuştu.

“Demir ilacını çocuğunuza verirken bu hatalara düşmeyin”

Yeterli demir alınmasına karşın birtakım beslenme hatalarının da kayıplara yol açabildiğini söyleyen Tanyeli, şunları kaydetti:

“Örneğin; çay, süt ürünleri ve tok karnına ilaç kullanımı demir emilimini ya da faydasını azaltabilir. Tüketim sorunları ise en sık enfeksiyonlar nedeniyle görülür. Doğumdan sonraki ilk iki yılda bağışıklık sisteminin tam gelişmiş olmaması, anaokulu, kreş gibi kalabalık ortamlarda bulunmak mikropla temas enfeksiyona yol açabilir. Çocukta demir kaybına yol açan kansızlık, çocukta solukluk yani kansızlık denilen tablonun yanı sıra iştahsızlık, uykusuzluk ve huzursuzluğa da neden olur.”

“Terlikleri ve duvarları yalayan çocuklara dikkat”

Tanyeli, demir eksikliği anemisinin boyutu arttıkça çocuklarda evdeki saksıların diplerindeki ya da dışındaki toprakları yeme, terlikleri ve duvarları yalama gibi anormal davranışlar görülmeye başladığını dile getirerek, “Sonrasında tabloya; huzursuzluk, gelişim bozukluğu, fiziki muayenede ortaya çıkan kalp yetmezliğine giden nabzın artması, karaciğerde büyüme gibi semptomlar da eklenir. Eğer demir eksikliği anemisi uzun sürerse okul döneminde unutkanlık, hırçınlık, uykusuzluk ile iştahsızlık önemli bir boyut kazanır.” diye konuştu.

Aileler bu konuda bilinçli olmalı

Demir eksikliği belirtilerinin görüldüğü çocuklara ilk olarak ayrıntılı kan testi uygulandığını ifade eden Tanyeli, sözlerine şöyle devam etti:

“Demir eksikliği tanısı alan çocukların tedavisi yaş ve kiloya göre değişmekle birlikte, günde 3-5 mg demir takviyesine başlanır. Uygulanan ilaçlar gastrointestinal sistemde hızla emilen formda olduğu için tedavi en az bir-iki ay sürer. Tedavinin en önemli amacı; ailelere demirin nasıl ve hangi gıdalarla verileceğini öğretmek olmalıdır. Bunun için şu kurallara dikkat edilmelidir:

-Aç karnına alınacak denildiğinde birçok aile bazen yemekten hemen önceki ‘açlık’ halini düşünmektedir. Oysa söz konusu açlık, iki öğün arasıdır.

-Tedavinin beşinci gününde kanda demirin etkili olmasını gösteren bir hücrenin çoğalıp çoğalmadığı kontrol edilir. Bunun için testler ihmal edilmemelidir. Eğer yükselme varsa tedavinin doğru yolda olduğu anlaşılır.

-Belirli aralıklarla demir düzeylerinin kontrol edilmesiyle değerler normale gelene dek tedaviye devam edilmelidir.

-Demir tedavisinin ihmal edilmesi halinde enfeksiyonlarda artış, bağışıklık sistemi ile ruh sağlığı bozukluklarında artış görüleceği unutulmamalıdır.”

Hibya Haber Ajansı