‘Şanlıurfa'da şebeke suyunun kullanımı hakkında görüşlerimiz’ başlığıyla yapılan açıklamada İçme suyunda klorlama ve bakım işlemlerinin işleminin yapılmasının halk sağlığı açısından son derece elzem olduğu belirtildi.

Şanlıurfa tabipler odasından yapılan açıklama şu şekilde; “Şehrimizde 14-15 Mart tarihinde aşırı yağışla birlikte sel ve taşkınlar meydana gelmiş, maalesef can kayıplarımız olmuş ve günlük yaşam olumsuz etkilenmiştir. Bu olumsuz sonuçta aşırı yağışı öngörmeyen kötü kentleşme ve yetersiz altyapının önemli rol oynadığına inanıyoruz.

Sel felaketini takiben 16-17 Mart itibariyle yağışlara bağlı olarak kullanılan ham suda yoğun bulanıklık artmış ve kent merkezine su sağlayan arıtma tesisi bu kirliliği arıtamaz duruma gelmiş, il merkezinde 18 Mart 2023 tarihine kadar içme ve kullanma suyu kesintisi yaşanmıştır. Bu süreçte belediyenin bahçe sulama araçları aracılığıyla halka çamurlu, bulanık su temin edilmiştir. Hijyenik problemler yaratacak olan bu su, bir gün sonrasında 18 Mart tarihi itibariyle şebeke suyu olarak evlere verilmeye başlanmıştır.

Bilindiği gibi 50’den fazla kişiye ve 10 metreküpten fazla su sağlanan yerlerde “İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik” maddeleri geçerlidir. İlgili yönetmelik bu amaçla tüketilecek suların uyması gereken fiziksel, kimyasal özellikleri belirlemekte, denetleme ve kontrol izlemlerinin sayı ve içeriğini de düzenlemektedir. 18 Mart 2023 itibariyle şebekeye verilen suda herhangi bir kullanıcı gözü ile bakıldığında dahi suyun bulanık olduğu, tadının toprağımsı olduğu saptanabilmektedir. Bundan dolayı, meslek örgütleri olarak yakın ve uzak gelecekte toplumumuzun sağlığının korunmasına yönelik kendimizi sorumlu hissediyoruz. Bu yoğunlukta bir kirliliğin/bulanıklığın bu kadar hızlı sürede çözülerek su sağlanmasını önemli buluyoruz. Suya verilen yeterli oranda dezenfektan verildiğinde sudaki mikrobiyolojik kirliliğin tamamı bertaraf edilebilecektir. Ancak, mevsimsel olarak tarım alanlarından Fırat Nehri’ne akan suda bulunabilecek tarım kimyasallarının ve diğer nedenlerden kaynaklı ağır metal içeriğinin ne kadar bertaraf edildiği zihnimizde önemli şüpheler oluşturmaktadır.

Tüm kent merkezinde iki gün gibi uzun bir su kesintisinin yaşanması su şebekesinde önemli bir geri emilim oluşturmakta ve şebeke kirliliği oluşma ihtimali yükselmektedir. Bu sorunları önlemek için toplumla eş güdümlü olarak yüksek doz klorlama ve sistemi boşaltma gibi uygulamaların yapıldığı bilinmektedir. Bunlarla ilgili basında bir duyuruya rastlanmamış olması uygulamanın yapılmadığını düşündürmektedir. Sel felaketi üzerine eklenecek bir salgın felaketi olasılığını her yönü ile düşünmemek büyük bir sorumsuzluktur.

Yine iki günlük su kesintisi sürecinde gıda üretimi ( lokanta, pastane, kafe vb) yapan yerlerin işletilmesine devam edilmiş evinde yemek yapamayan halkın bu işletmelere talebi de artmıştır. Ancak, bu işletmelerin nasıl su temin ettikleri, suyun kalitesi, hijyenik ortamı nasıl sağladıkları ile ilgili belediyemizin hiçbir çalışması, denetimi ve bunlara yönelik duyurusu olmamıştır.

Halkımız ve ailelerimiz adına kullandığımız suyun kalitesinden ve güvenliğinden endişeliyiz. Bu nedenlerden dolayı toplumumuzun şebeke suyunu rahatlıkla kullanabilmesi için suyun tam denetleme izleminin yapılmasını ve açık sonuçlarının kamuoyu ile paylaşılmasını gerekli buluyoruz,

Arıtılan suyun içme-kullanma suyu niteliklerine sahip olduğunu ve gönül rahatlığı ile kullanılabileceğimizi duyurmasını bekliyoruz. Olağan dışı durumlarla başa çıkmanın anahtarı; olay olmadan önce hazırlık yapmaktır. Bu çerçevede Büyük Şehir Belediyemize, zor koşullar için başka su kaynaklarından alternatifler ve yedek havuzları oluşturmayı ya da kapasitesini arttırmayı ve gerekli yatırımları yaparak su arıtma tesisinin arıtma kapasitesini iyileştirmesini öneriyoruz.