Son günlerde sık sık bu başlığı görmekteyiz. Ülkemiz de dahil olmakla beraber tüm dünya ülkelerinin ağır iklim şartları ile sınanacağından ve bu doğal gibi görünen iklim olaylarından şehirler, kasabalar, köyler zarar görecek. İnsanların ağır iklimsel olaylarla sınanacağından, çiftçinin ürünlerinin zarar göreceği, her şeyin maliyetinin daha da artacağı ve insanların alım gücünde büyük bir azalma olacak. Parası olanların bile piyasalarda aradığını bulamayacağı bahsedilmekte ve adeta bir korku rüyası olmaktadır.
Bizler bu söylemleri son zamanlarda medyadan sık sık duymaktayız. Ne oldu da 2022 ile beraber yeni gireceğimiz bu yılda yoğunlaşacak ve bizlere devamlı korku verilmektedir. Yoksa tüm olanlar vardı da bizler mi umursamıyorduk? 1929 yılından beri zaten bu planlanıyordu. GDO lu tohumlarla başladılar. Çevre kirliliği ile beraber yavaş yavaş bu çark dönmeye başladı. Sebep bir avuç hayvanın sera gazı salımı değildi. Ormanların yok edilmesi havadan yapılan çeşitli ilaçlamalar, yeraltı madenlerinin ve suların bilinçsizce tüketilmesi, toprağa yapılan sert müdahale tüm dünyada hiç hız kesmeden devam etmekte. Fabrikalara koruyucu bacalar yerleştirilmektedir. Atıklar direk nehirlere, denizlere atılmakta. Toplu balık ölümleri, arı, kuş ölümleri ve sayamadığım birçok etkenler yaşanmaktadır. Tarıma gelecek olursak; Ata tohumlarımız maalesef yok olmaya yüz tutmuş, dışardan alınan hibrit tohumlarla ziraat yapılmaktadır. Tabii buna gerekli gübre ve zirai ilaçlarla ithal edilmekte. Hangi bölgemizde ne ekilebilir, ürünümüzü daha verimli nasıl yapabiliriz…? Çiftçilerimiz maalesef çırpınmakta ve çaresiz bırakılmakta.
Daha öncede bahsetmiştim, ziraat odaları işin ciddiyetini anlamalı biran önce çiftçilerimiz yönlendirilmelidir. Bilinçli sulama ve gereken yapılmalıdır. Artık insanlarımız bu yaşadığımız pandemiden sonra büyük şehirlerde zorlanmakta. Beton yığınları arasında adeta boğulmaktadırlar. Toprağın değeri biz insanlar için arttı. Çünkü doğa özlendi, ne kadar yok edilmeye çalışılsa da herkesin kalbine bir filiz verdi. Tarih boyu topraklarımız çok mücadeleler gördü. Şimdi de bu topraklarımızı korumalı, ata tohumlarımızın peşine düşmeli, kendi tohumlarımızla, ilaç kaliteli gübre fabrikaları açılmalıdır. Yılmadan hep beraber mücadelemizi yapmalıyız. Bir karış toprağımızı bile ekmeli, gelecek nesillere güzel bir vatan bırakmalıyız. Bakara Suresi 205 te yazdığı gibi hakimiyeti ele aldığında ise ülkede bozgunculuk çıkarıp ürünleri ve nesilleri yok etmeye çalışır. Allah bozgunculuğu sevmez. Ayetinde söylendiği gibi, biz bu küresel zihniyetle Allah’ın izni ile ‘’Devletimiz ve Milletimiz’ ile birlikte el ele mücadele edeceğiz ve etmek zorundayız saygıdeğer okuyucularım.
Nurcan HUYELMAS