Görgü tanıkları, depremin ardından insanların apartmanlardan koşarak çıktığını, çocukların ağladığını ve birçok kişinin araçlarında ya da açık alanlarda beklediğini ifade etti. Yetkililer şu ana kadar can kaybı veya ciddi bir hasar bildirimi yapmazken, vatandaşlar geceyi sokakta geçirmeye hazırlanıyor.

Prof. Dr. Naci Görür Uyarmıştı

Yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür’ün geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklama, bugün yaşanan sarsıntılarla yeniden gündeme geldi. Prof. Görür, özellikle Marmara Denizi çevresinde ve İstanbul’da ciddi bir deprem riski olduğuna dikkat çekmiş, "Beklenen İstanbul depremi yaklaşıyor. Zemin kalitesine ve bina yapısına çok dikkat edilmeli" uyarısında bulunmuştu.

Bugün yaşanan depremler, Görür’ün uyarılarını bir kez daha ciddiyetle ele alma gerekliliğini ortaya koydu. İstanbul gibi nüfus yoğunluğu çok yüksek bir şehirde meydana gelecek büyük bir depremin etkilerinin, yalnızca binaları değil, psikolojileri ve sosyal düzeni de sarsacağı öngörülüyor.

İstanbullular Endişeli: “Evlere Giremiyoruz”

Depremin ardından konuştuğumuz bazı İstanbullular şunları söyledi:

  • “Sanki bina altımdan kaydı, çocukları kucakladığım gibi dışarı fırladım.”

  • “Artık her sarsıntıda yüreğimiz ağzımıza geliyor. Kimse evine dönmeye cesaret edemiyor.”

  • “Naci Hoca’nın söyledikleri aklımızdan çıkmıyor. Bu deprem o büyük depremin habercisi olabilir mi?”

Uzmanlar Ne Diyor?

Deprem uzmanları, art arda meydana gelen bu depremlerin ‘öncü deprem’ olup olmadığının ancak önümüzdeki günlerde netleşeceğini söylüyor. Kandilli Rasathanesi ve AFAD, gelişmeleri yakından takip ediyor ve vatandaşlara resmi açıklamaların dışında bilgi kirliliğine itibar edilmemesi çağrısında bulunuyor.

Yorum: İstanbul Hazır mı?

Bugün yaşananlar bize bir kez daha gösterdi ki İstanbul hâlâ büyük bir depreme hazır değil. Binalarımız, altyapımız, hatta bireysel reflekslerimiz bile ciddi bir sınavdan geçiyor. Her deprem sonrası aynı korku, aynı kaçış ve aynı belirsizlik. Ancak sorun, yaşanan depremler değil; gereken derslerin hâlâ alınmamış olmasıdır. Yetkililerin bu olayları birer uyarı kabul etmesi ve somut adımlar atması artık kaçınılmaz bir zorunluluk.