12 Eylül darbesinin üzerinden 43 yıl geçse de darbecilerin kötü muameleleri, işkenceleri, idam ve insan hakları ihlalleri zihinlerdeki yerini koruyor. Mardin'in Kızıltepe ilçesinde yaşayan 60 yaşındaki gazeteci Mehmet Emin Karakulak da o dönemde yaşadıklarını anlattı. Cezaevinde ağır işkencelere maruz kaldığını söyleyen Karakulak, "12 Eylül'den önce Türkiye'de kaotik bir ortam oluşturulmuştu. Anarşi denilen kargaşa ortamı vardı. Günde 50 insan sağ-sol çatışması yüzünden yaşamını yitiriyordu. Sözde sağ-sol mücadelesi veriyorlardı ama anarşi ve kaotik ortam oluşmuştu. Türkiye'de artık bir insan akşam sağ salim eve gelecek mi dönecek mi garantisi yoktu. 12 Eylül akşamı radyoda darbe bildirisi okundu. O zamanın siyasetçilerinin hepsini gözaltında aldılar" dedi.
Cezaevinde akılalmaz işkenceler yapıldığını anlatan Karakulak, "Türkiye'de o zaman örgütler de kendi aralarında bölündü. Sağ-sol çatışmasının yanında, örgütler kendi aralarında da şehir seçip burası benim bölgem demeye başladı. Darbe olduktan sonra bir aya yakın herkes gözaltına alındı. Milleti cezaevlerinde kapattılar. O anarşist ve kaotik ortam durdu ama diğer yandan cezaevlerinde insanlık dışı işkenceler başladı. Suçlu, suçsuz ayırt edilemedi. İnsanları idam ettiler, işkenceler aldı başını gitti. İnsanlar beyin felcine uğradı. Toplum bir travma yaşadı ve insanlar hala o psikolojik travmanın etkisindedir" şeklinde konuştu.
"Darbenin izlerinin silinmesi için demokratik bir anayasa değişikliği olmalı" diyen Karakulak, "12 Eylül darbesi oldu ve 5 No’lu cezaevine, şimdiki Cumhurbaşkanımız tarafından müzeye çevrilen cezaevine atıldım. Çoğu insanlarımız orada insanlık dışı işkencelerle yaşamını yitirdi, sakat kaldı ve hala o psikolojik travmanın etkisinde. 12 Eylül darbesinden nasibimi ben de aldım. 17 yaşındayım daha liseyi henüz yeni bitirmiştim. Delil, bilgi ve ortada suç yokken cezaevine aldılar. Araştırmadan, soruşturmadan işkenceye maruz kaldım. Önce Şanlıurfa’da daha sonra Diyarbakır cezaevinde işkenceye maruz kaldım. Cezaevinde 6 ay kaldıktan sonra kovuşturmaya yer yok diye serbest bırakıldım. Ben o psikolojiyi o travma ile yaşadım. Unutmayacağım, unutamıyorum ve bazı geceler o işkenceleri düşlerimde görüyorum. Devletin kapısında bana iş verilmedi. Mahkum yasası çıkmasına rağmen başvurdum kovuşturmaya yer yok diye yardım alamadım. 6 ay işkence yüzünden ölümden döndüm. Sorunların çözümü için ve darbelerin izlerini, kalıntılarını silmek için yeni bir sivil anayasaya, demokratik bir anayasaya ihtiyaç olduğunu düşünüyorum" ifadelerini kullandı.