Cumhuriyetin 100’üncü yılına özel olarak Zeytinburnu Kültür Sanat tarafından düzenlenen “100 Aydın 100 Kitap” sergisi yine aynı adı taşıyan bir panel programıyla birlikte Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi’nde (ZKSM) açıldı. Moderatörlüğünü Prof. Dr. Turgay Anar’ın yaptığı panelin konuşmacıları ise Prof. Dr. Haşim Şahin ve Prof. Dr. Ali Şükrü Çoruk oldu. Sergi açılışına Zeytinburnu Belediye Başkanı Ömer Arısoy ve Zeytinburnu Kaymakamı Adem Uslu da katıldı. 
Panelin açılış konuşmasını yapan Prof. Dr. Turgay Anar, “Bu güzel günde, bu güzel etkinlikte buluşmak gerçekten bir milleti millet yapan temel değerler üzerinde uzlaştığımızın, anlaştığımızın, aslında bizi biz yapan o temel mayanın ne olduğunu çok güzel bir bayram atmosferi içinde bize sunduğu için anlamlı geliyor bana.” diyerek sözü Prof. Dr. Haşim Şahin’e verdi.

Prof. Dr. Şahin: “Her şart altında devletimiz var olacaktır…”

Prof. Dr. Haşim Şahin şunları kaydetti:

“Türkiye Cumhuriyeti’nin, Cumhuriyetimizin 100. yılı. Ama bir tarihçi olarak öncelikle şunu hatırlatarak başlamak istiyorum, biz daha çok yüzyıllar kutlarız. Çünkü Türk devletinin dört bininci yılı. Büyük Türkiye’nin, yani bir sınırları Çin’e dayanan, bir sınırları Macaristan’a kadar uzanan Büyük Türkistan sahasının ve Oğuzların ve büyük atamız Hunların kurduğu devletle başlayan, fasılasız şekilde devam eden, bağımlılığı, esareti asla kabul etmeyen ve her şart altında devletini aralıksız devam ettirebilen dünyadaki ender milletlerden birisi olarak hem binlerce yıllık geçmişimizi ve devlet geleneğimizi hem de artık hanedan sisteminin sona ermesinden sonra farklı bir yönetim anlayışıyla, cumhuriyet sistemiyle devam eden varlığımızın ilelebet devam etmesini arzuladığımı bir tarihçi olarak ifade etmek isterim.”

Prof. Dr. Çoruk: “Edebiyat ve sanatta tarihi süreklilik esastır”

Cumhuriyet tarihimizde roman sanatının gelişimi üzerine konuşan Prof. Dr. Ali Şükrü Çoruk ise, “Gerek devlette olsun, gerek edebiyat ve sanat hareketlerinde olsun süreklilik esastır. Yani bir tarihi olay olduğunda tarihî bir mesele ortaya çıktığında bu olayı eskiden bağımsız bir şekilde gelişeceğini, eskiden bağımsız bir şekilde yeninin inşa edileceğini düşünmek mümkün değildir. Dolayısı ile aynı durum Cumhuriyet romanı için de geçerlidir. Cumhuriyet romanında ele alınan pek çok konu ta Tanzimat’tan itibaren tartıştığımız ve hâlâ tartışmaya devam ettiğimiz konular arasındadır. Bir örnek verecek olursak Doğu-Batı meselesi, modernleşme meselesi hala sıcaklığını, değişen zamanın icaplarına göre Tanzimat Dönemi’nde başlayan bu meselenin günümüzde de, günümüz romanında ve edebiyatında da devam ettiğini pekâlâ söylemek mümkündür.” ifadelerine yer verdi.