Konuşmasına Şeb-i Arus’tan söz açarak ve Mevlana’yı vuslatının 750. yılında anarak başlayan Ali Babacan, “Bahaeddin Veled’den Hazreti Mevlana’ya, Yunus Emre’den Hacı Bektaş-ı Veli’ye, Ahmet Yesevi’den, Feqiye Teyran’a, sadece söyledikleriyle değil, yaşamlarıyla da bize çok şeyler öğreten insanlarımız…” ifadesini kullandı.

Merkez Bankası Başkanı şikayet ediyorsa öğrenciler ne yapsın? diye soran Babacan, “Geçtiğimiz gün Merkez Bankası’nın yeni başkanı bir röportaj vermiş ve demiş ki; ‘İstanbul’da kiralar öyle pahalı ki, annemin evine taşındım.’ Bilmeyenler bilsin; 11 yıl bu ülkenin ekonomisinin başında olan bir kardeşiniz olarak söylüyorum: Merkez Bankası Başkanı bu ülkede en yüksek maaş alan bürokratlardan birisidir.  Ben şimdi soruyorum: Merkez Bankası Başkanı’nın kiralardan şikayet ettiği bir şehirde bir memur, bir öğretmen, bir polis ne yapacak? Doktorlar ne yapacak? İşçiler ne yapacak? Öğrenciler ne yapacak o şehirde ya?” açıklamasında bulundu.

Gazze’de yaşanan insanlık dramından bahseden Babacan, geçen günlerde bir kahve zinciri şubesine düzenlenen silahlı saldırının sebebinin, iktidarın Gazze’de yaşanan insanlık dramına alternatif bir çözüm sunamamasının sonucu olduğunu belirtti:

“Gayet iyi farkındayız ki, Gazzelilerin acısını, yaşadıkları zulmü; iç siyasette, toplumun belli bir kesimine sopa göstermek için kullananlar var içeride, onları da kınıyorum. İktidar; irili ufaklı siyasi ortaklarıyla, çıkar ortaklarıyla İsrail’le ticarete tam gaz devam ederken; milletimiz neyi protesto edeceğini, Gazze’ye nasıl destek olacağını şu anda bilemez halde. Öfkelerini nereye yönelteceklerini bilemeyenler, kendilerine takip edecekleri bir ‘lider’ bulamayanlar, maalesef çözümü yanlış yerde, yanlış şekilde arıyorlar. Bir kahvecinin, içinde insanlarımız varken kurşunlanması, iktidarın Gazze’ye dair alternatif bir çözüm ortaya koyamamasının sonucudur. Gerçekten tehlikeli, çok tehlikeli.”

İktidarın İsrail’le ticari ilişki içerisinde olmayan aday aradıklarını ifade eden Babacan, “Evet, iktidarı ortalarda göremiyoruz. Çünkü kuru hamasetle sorunlar çözülmüyor. Şu an ne ile meşgul iktidar biliyor musunuz? Ben söyleyeyim: Yerel seçimler için İsrail’le ticari ilişki içerisinde olmayan adaylar arıyorlar. Çünkü akrabalarından arkadaşlarına, İsrail’le çıkar ortaklığı birçok yere sirayet etmiş durumda. Son 2 aydır yüzlerce gemi İsrail’e malzeme taşıyor. Bu gemileri işletenler kim diye biraz bakıyorsunuz, arkasından iktidara yakın insanlar çıkıyor. En ufak bir yavaşlama yok, ticarete tam gaz devam. Onun için İsrail’le ilişkisi olmayan aday bulma konusunda işleri zor. Ne diyelim, Allah kolaylık versin.” şeklinde konuştu.

Babacan uyuşturucu ve madde bağımlılığının çocuk denecek yaşlara kadar indiğinin altını çizerek “Böyle bir ortamda insanlar kolay para kazanma yolları araştırmaya başlıyor. Gençlerimiz gayrimeşru, ahlaki olmayan yollara itiliyor. Ülkede her türlü yasadışı kumar, fuhuş ve bahis oyunları tavan yaptı. Gayri meşru olup olmadığına bakmaksızın hızla zengin olma, köşeyi dönme anlayışı yaygınlaştı.  Karaborsacılık, tefecilik, dolandırıcılık, kara para aklama gibi ahlaki olmayan yollara tevessül, bir kanser gibi ekonomimizi ve sosyal dokumuzu tamamen sarmış durumda. Uyuşturucu ve madde bağımlılığı çocuk denecek yaşlara kadar indi. Her ailenin bütçesine göre uyuşturucu var. Organize suç örgütleri siyasetle iç içe geçmiş durumda. Biz bir zamanlar ‘Türkiye uluslararası finans merkezi olsun, uluslararası bir ticaret merkezi olsun, uluslararası bir kültür merkezi olsun’ derken, bunlar Türkiye’yi uluslararası bir organize suç merkezi haline getirdiler. Gerçekten yazık.” diye konuştu.

Yerel seçimlerde çok önemli iki iddialarının olduğunu belirten Babacan şu şekilde devam etti:

“Yerel seçimlere 3,5 aylık bir süremiz var. Bu yerel seçimlerde bizim çok önemli iki iddiamız var. Bir; ‘Biz daha iyi yönetiriz’ diyoruz, iki; ‘temiz yönetiriz’ diyoruz. Siz bir örnek vereceğim. Yakın tarihimizin en büyük felaketlerinden 6 Şubat depremlerini yaşadı ülkemiz. Depremin 2. günü ben AFAD’a gittim. 2. gün teşkilatlarımız tam 100 tır yardım topladılar. Dedim ki AFAD’dakilere, ‘Bakın, biz size TIR’ın plakasını verelim, içindekilerin de listesini verelim, bize adres gösterin. Telefon verdiler, isim verdiler, yok. Adres alamıyoruz. En sonda teşkilatlarımıza ‘Herkes kendi çaresine baksın, çünkü insanlar aç, susuz, acil ihtiyaç var sahada’ dedik. Deprem olmuş, il başkanlarımızın hepsi o günkü devlet kurumlarından çok daha hızlı bir şekilde organize olmuşlar. Ben şöyle düşünüyorum: Hangi il, hangi ilçe olursa olsun, o ilin il veya ilçe belediye başkanına bakıyorum, bir de bizim ilçe başkanımıza veya teşkilat mensubumuza. O belediye başkanından çok daha iyi yönetecek arkadaşlarımız orada var.”

Hibya Haber Ajansı