Ankara’dan talimat gelmeden hiçbir adımın atıladığını dile getiren Babacan, "Sahadaki en önemli sorun o. Herkes birbirine bakıyor. Valiler yetkisiz, bakanlar yetkisiz. Hele hele biraz büyükçe bir projeyse, mesela diyelim ki 100 milyon dolarlar mertebesinde bir projeyse herkes kilitleniyor: ‘Bi’ Ankara’dan talimat çıksın bakalım.’” dedi.

“Kaza geliyorum demez ama deprem geliyorum diyor” diyen Babacan şu ifadelere yer verdi:

“Halk arasında bir tabir vardır; ‘Kaza geliyorum demez’ diye. Ama deprem geliyorum diyor.  Deprem yaklaşık olarak ne zaman geleceğini söylüyor, ne büyüklükte geleceğini söylüyor ve bu bilimsel tespit edilmiş bir gerçek. He şunu bilemiyoruz; nokta atışı olarak, gün saatini bilemiyoruz. Ama diyoruz ki önümüzdeki 20 yıl içerisinde, yüzde 90 ihtimalle bu bölgede 6 ila 7 arasında şiddette bir deprem olacak; bunu söyleyebiliyoruz. Maraş’ta bir vatandaşımızdan duyduğum ifade, not almışım: ‘Medyada Maraş’ı görünce, ‘Burada mı yaşıyoruz?’ diyorum.’ Özellikle bazı basın kuruluşlarında, bazı televizyon kanallarında gösterilen fotoğraf, gerçekten çok çok farklı. En büyük sıkıntı hala konut.”

Devletin kayıtlarında o bölgede deprem olacağının  gösterildiğini belirten Babacan, "Depremden tam bir buçuk sene önce bizim Kahramanmaraş il kongremiz vardı. Ve o yıkılan, tamamen un ufak olan otelde biz kongremizi yaptık. Ve o kongrede, yaptığım konuşmada dedim ki, ‘Kahramanmaraş merkezli büyük bir depremin geleceğini uzmanlar söylüyor.’ Çünkü bu bölgede zemin sıkıntılı bir zemin. Artı, beş yüz yıllık birikmiş bir stres var fay hattında. İçişleri Bakanlığı bir çalışma yapmış. Kahramanmaraş merkezli bir depremin simülasyonunu yapmış. Ve o tatbikatta, o bizim kongre yaptığımız otelin de yıkılacağına kadar her şey yazıyor. Yani devletin kayıtlarında o bölgede bir deprem olacağı ve deprem olduğunda da hangi binaların yıkılabileceğiyle ilgili bütün çalışmalar var. Raporlara girmiş. Ve o raporlara giren o otel yıkıldı.” diye konuştu.

Babacan beş yılını dolduran Merkez Bankası başkanının olmadığının altını çizerek “Ben ayrıldıktan sonra, bakın, beş yılını dolduran Merkez Bankası başkanı yok. Sayılarını ben karıştırdım. Ben diyordum ki, Gaye Hanım, bir önceki ayrılan Merkez Bankası Başkanı, açıklamalar yapıyordu. Diyordum ki, ‘Tamam, iyi niyetli açıklamalar olabilir bunlar, ama yarın görevden alınmayacağının bir garantisi yok ki.’ İşte, ‘Biz’ diyor, ‘bir ay sonra bunu yapacağız, üç ay sonra bunu yapacağız.’ E senin bir ay sonra orada duracağının garantisi yok ki.” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin şu anda en önemli sorunlarından birisinin gelir dağılımının bozulması olduğuna dikkat çeken Babacan, şöyle konuştu:

“Türkiye’nin şu anda en önemli sorunlarından biri bu gelir dağılımının bozulması. Ve Gini katsayısı açıklandı biliyorsunuz TÜİK tarafından, TÜİK’in son açıkladığı verilere göre bile yakın tarihimizin en berbat, en kötü gelir dağılımı şu anda Türkiye’de var. Son beş yılda özellikle zengin daha zengin olmuş, fakir daha fakir olmuş. Son beş yıldır Türkiye’nin en zengin yüzde 20’lik kısmı zenginleşmiş, ama geri kalan kısmı ya sabit kalmış ya fakirleşmiş. Ekonomik program böyle giderse zaten bu mukadder; daha çok fakirlik, daha çok yoksulluk mukadder. Peki ekonomide acı reçete denen bir şey vardır İsmail Bey. Acı reçete nedir, acı reçete; dersiniz ki ‘Bir tedavi uygulayacağız, ama bunun ilk başında bir ay, üç ay, altı ay, bir yıl bir zor dönemimiz olacak. Ama eğer dişinizi sıkarsanız, yani o acı ilacı içerseniz daha sonra hep beraber düzlüğe kavuşacağız.’ Şu anki program bunu getirmeyecek.”

 

Hibya Haber Ajansı