“Allah, Ramazan ayında kötülüklerden her birinizi korusun, iftiradan korusun, yalandan korusun” diyen İmamoğlu, şunları söyledi:

“5 yıl önce, Ramazan’ın birinci gününde seçimi iptal ettiler, hatırlıyorsunuz değil mi? Ramazan'ın hem de birinci gününde bu kardeşiniz, Sultanbeyli'de iftar sofrasında haberi aldı. İçime hiçbir kötü his gelmedi biliyor musunuz? Ben, sizin ne yapacağınızı biliyordum. ‘O’ bilmiyor ama, ben biliyordum sizin ne yapacağınızı. O, ‘13 bin oyla seçim mi alırsın’ diye sordu. Hatırlıyor musunuz? Halbuki seçim bir oyla da alınır. Ama madem 13 bin oyla alınmaz diyorsun, bu millet ne dedi biliyor musun? ‘Al sana 806 bin oy.’ Dedi mi? Dedi. Onun için onlar, o seçimi iptal ettiler. Zannettiler ki, Ekrem'in gardı düşer, yüzü asılır. Ben milletime baktıkça yüzüm gülümsüyor, içim moral doluyor. ‘Atom karınca olacağım’ dedim, ben artık atom karıncayı da geçeceğim.”

İmamoğlu, 5 yılda İstanbul'un belediyeciliğin ne olduğunu gördüğünü belirterek "İşini seven, gayretli, adaletli belediye başkanı nasıl olurmuş, gördü. Belediyecilikte rakip olabilecek birini bulamadıkları için, şimdi bu seçimi, yerel seçim alanından çıkarmaya çalışıyorlar. Her seçimden önce yaptıkları gibi ne yapıyorlar? Hemen milli duyguları, hemen inançları istismar ediyorlar. Geçen gün rakibim, dersine çalışmayan rakibimin bir konuşmasını dinledim. Dersine hiç çalışmıyor. Diyor ki; ‘Seçimde öyle bir zafer kazanacağız ki, şehit aileleri bayram edecek!’ Bak, bak, bak. Yahu sanki biz, düşman ordusuyuz da bir savaş ilan etti. Allah, akıl versin sana. Hani, hatırlayın; ‘İstanbul'u alınca Filistin, Gazze kazanacak’ diyordu. Şimdi de şehitlerimizi ve gazilerimizi sürecin içerisine dahil etmeye kalkıyor. Ben sana bir şey söyleyeyim buradan, dersine çalışmayan, ithal aday. Bak söylüyorum; tepetakla gidiyorsun. 31 Mart'ı çıkartabilir misin? Emin değilim.” diye konuştu.

“Olgun bir insan, demokrat bir insan bu ifadeleri kullanmaz” ifadelerini kullanan İmamoğlu şöyle devam etti:

“Tavsiyede bulunayım. Bir kere seçim kazanmak, zafer kazanmak değildir. Zafer, birilerine karşı kurulan üstünlüktür. Birilerini teslim almak, onlara hakim olmaktır. Belli ki seçimi, İstanbulluları teslim almak gibi görüyorsun. Ama olgun bir insan, demokrat bir insan bu ifadeleri kullanmaz. Ama demokratlığı bilmiyor. Demokratlıkla ilgileri yok zaten. Hep söylerim; ‘Seçilmek 1 gün, yönetmek 5 yıl. Yönetirken de kimseyi kimseden ayırt etmezsin. İnsanları kucaklarsın. Ne kökenine bakabilirsin ne siyasi görüşüne. İnancı nedeniyle ayrımcılık asla yapamazsın. İstanbul'da belediye başkanlığı yapmak, budur. Diğerini bu millet kabul etmez. Vatandaşın bir bölümünü kendinden görüp, diğerlerini düşmanlaştıramazsın. Başta belediye başkanları ve hiçbir kamu yöneticisinin böyle bir yetkisi, asla yoktur, hakkı da yoktur. Yetkide de hak da vatandaşındır. Her vatandaş, Ekrem İmamoğlu'yla eşittir. Her vatandaş, birbiriyle eşittir. Onun için bu ülkenin adı Cumhuriyettir, demokrasidir. Bunu unutmuyoruz. Bu sözleri söyleyen ne muhafazakardır ne demokrattır. Kendini daha fazla küçük düşürme.”

Bu seçimin Kanal mı İstanbul mu seçimi olduğunu ifade eden İmamoğlu, Bu seçim, Kanal İstanbul felaketini bu kente dayatmaya çalışanlara; İstanbul'u, doğasını, canlılarını ve 16 milyon İstanbulluların huzurunu, geleceğini savunanların mücadelesi olacak. O bakımdan bu seçim, ‘Ya kanal ya İstanbul’ seçimidir. Gizli gizli de değil, yine yangından mal kaçırır gibi, 6 milyar liralık ihaleler yaptılar beton kanal güzergahında. Biz, İstanbul'a o ihanet projesini, Kanal İstanbul proje yaptırmayacağız, yaptırmayacağız.” dedi.

Hibya Haber Ajansı