Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, gıda sektöründe yenilikçi ve rekabetçi bir anlayışla katma değerli üretimi desteklediklerini kaydederek, “Bu alanda proje yürüten 58 Ar-Ge merkezine ve teknoparklardaki 419 firmaya 8 milyar 600 milyon lira destek verdik. TÜBİTAK akademik, bilim insanı ve özel sektör Ar-Ge destek programları kapsamında son 22 yılda gıda alanında yürütülen 3 bin 26 projeye ve bu alanda araştırma gerçekleştiren bin 548 bilim insanına 11 milyar liradan fazla destek sağladık. Gıda ürünleri imalatına yönelik olarak 5 bin 427 yatırıma teşvik belgesi düzenledik. Sektörümüzde 152 binden fazla nitelikli istihdam oluşturacak 400 milyar liradan fazla sabit yatırımın önünü açtık. Gıda sanayimizin ihtiyaç duyduğu altyapısı güçlü ve çevre dostu planlı sanayi alanları sunmak üzere yurdumuzun dört bir yanında 11 ‘gıda ihtisas organize sanayi bölgesi’ kurduk.” dedi.

Bakan Kacır, Keşan Gıda İhtisas Organize Sanayi Bölgesi (OSB) Temel Atma Töreninde yaptığı konuşmada, Edirne’nin gıda endüstrisinin gelişimine katkı sağlayacak OSB’nin Türkiye’ye, Keşanlılara ve Edirnelilere hayırlı olmasını diledi.

Türkiye’nin güçlü üretim ve teknoloji geliştirme altyapısını, ekonomik ve siyasi bağımsızlığın sigortası, kalkınmanın teminatı olarak gördüklerini kaydeden Bakan Kacır şunları kaydetti:

"Siyasi istikrarsızlık, terör ve yanlış sanayi politikaları neticesinde akamete uğramış hikâyeler tarihine dönen sanayileşme tarihimizin seyrini son 22 yılda değiştirdik. Ülkemizi araştırma ve inovasyon ekosistemi, planlı sanayi alanları, girişimcilik kültürü ve nitelikli insan kaynağıyla küresel bir üretim üssü hâline getirdik. Krizlere dayanıklı, üreterek büyüyen Türkiye ekonomisini inşa ettik.

Açıklanan her veri, ekonomimizin güçlü temeller üzerinde yükseldiğine işaret ediyor. Ekonomide elde ettiğimiz bu kazanımları uzun vadeli ve kalıcı refah artışına dönüştürmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Millî Teknoloji Hamlemiz doğrultusunda teknoloji geliştirme kabiliyetlerimizi üst düzeye çıkararak Türkiye’yi dünya sahnesinde hak ettiği noktaya taşıyoruz. Türkiye’nin kritik teknolojileri millî olarak geliştirebilmesini, yüksek teknoloji alanlarında rekabetçi ürün ve hizmetler sunarak değer zincirlerinde pay sahibi olabilmesini tercihten öte zorunluluk olarak görüyoruz."