Şunu belirtip, sonra asıl konuya devam edeyim; bahsi geçen kişi, her ne kadar o birimde çalışıyor olsa da, beden işçisi olarak işe alınmıştır, burayı bir netleştirelim. Ve birimin söz konusu personele o alanda, mevcut durum içinde ihtiyacı yoktu. Başka bir çalışma alanına gönderilmesi kadar da doğal bir şey olamaz.

Diyelim ki, basın biriminden işe alınmış olsun, öncelikle sormak gerekiyor; bir basın mensubunu temizlik işlerine vermek neden aşağılayıcı bir durum oluyor?!

Temizlik işçiliği, çöp toplamak, emek alanı açısından diğer tüm emeklerle aynı değerde, kutsallıkta değil midir?

Birinin çöpe verilmesi, neden aşağılayıcı bir konuma sokulduğu anlamına getiriliyor?

Yapılan söz konusu yorumlar, sınıf ayrımı yapmak, küçümsemek değil midir?

Ben bugün, bu paylaşımı bir belediyenin eşbaşkanı olarak değil, bu toplumda yaşayan ve toplumun getirilmeye çalışıldığı hali görüp, üzülen bir birey olarak yapıyorum.

Üzüldüğüm durum, aleyhe yapılan haber veya yorumlar değil, kirli siyaset yüzünden, bilinçli olarak toplum baskısı oluşturup, iş yapma ve hareket kabiliyetini kısıtlama ve de buradan rant elde etme amacıyla, emekçi bir kesimin hiç hakketmedikleri halde, resmen feda edilerek, düşürüldükleri bu ötekileştirilme durumudur.

Bizden önceki veya genel anlamda tüm yönetimler, kadroları bertaraf ederken, haklı veya haksız işçi çıkarırken en ufak bir tepki gösterilmemesi bahsettiğim duruma en büyük örnektir.

Bir iş alanında çalıştırmanın “ahlaksızlık”, “haksızlık”, “aşağılama” gözüyle görülmesi ve bu şekilde yansıtılması, aslında orada çalışan emekçiye hangi gözle bakıldığını anlatmaktadır.

Bu gerçekten çok üzücü…

Yaşanan durum, işçinin emeğinin küçümsenmesidir!

Beni şaşırtan ise; kimi basın mensuplarının bu ötekileştirmeye, aşağılamaya ve küçümsemeye dahil olmasıdır.

Aslında kendi aşağılayıcı bakış açılarını ortaya döktüklerini fark etmemiş olmaları ilginçtir.

Eşitlikçi, adil ve insan hakları bakış açısıyla hayata bakabiliyorsak eğer, basın emekçisi, tekstil emekçisi, inşaat işçici ve tüm diğer emekçiler arasında hiçbir fark olmadığını bilmek zorundayız. Bu anlamda tüm söylem ve davranışlarımıza çok fazla ve kesinlikle dikkat etmemiz gerekir.

Çünkü yapacağımız en ufak bir yanlış dahi, toplumu kendi içinde çok ciddi bir kutuplaştırmaya götürür.

Toplumun önemli dinamiklerinden biri olan basın mensuplarının her birinin buna ayrıca ve özellikle dikkat etmesi elzemdir.

Tüm emek alanları ve emekçileri, yaşamın olmazsa olmazlarıdır. Toplumu ayakta tutan yegâne dinamik, emekçilerdir. Hiçbirimizin de sınıflandırarak, statü biçerek rencide etme hakkı yoktur.

Ayrıca güya basın emekçileri için dayanışma yaptıklarını sananlara soruyorum, özgür basın susturulurken, basın mensupları cezaevlerine atıldıklarında, tartaklandıklarında şimdi güya dayanışma gösterenler, çok daha vahim şeyler yaşanırken neredeydiler? Neden meslektaşlarının yanında değildiler?

Ve neden bu dayanışmayı göstermediler, hali hazırda da göstermiyorlar? Ya da şu an “dayanışma” adı altında tek bir noktadan çıkan, algı ve polemiklerle yıpratma amacına farkında olarak veya olmayarak hizmet edenlere şunu da sormak istiyorum; aynı tepkiyi, tek bir kararnameyle ve tamamen politik nedenlerle, hiçbir suçu günahı olmayan binlerce insan ihraç edilirken, açığa alınırken verdiniz mi ? 

Konunun kirli siyaset olduğu ve sadece karalama amaçlı yapıldığı net bir şekilde ortadadır ve bence herkes de bunun oldukça farkındadır.

Son olarak; emek verilen hiçbir iş alanı aşağılık değildir, kötü değildir, küçümsenecek bir yerde değildir. Tüm emekçilerin verdiği emek aynı derecede kıymetlidir, aynı derecede onurludur, aynı derecede saygındır.

Bu aşağılamayı yapanları, kendi adıma şiddetle kınıyorum, böyle bir adaletsizliği, haksızlığı, ötekileştirmeyi, küçümsemeyi ve aşağılamayı terke davet ediyorum.

Lütfen herkesin emeğine saygı gösterelim.

Yek gulan pîroz be