Takı tasarlamayı 7-8 yaşlarında öğrendiğini belirten Rıza Haneki “Babamın yanında çalışan Ermeni usta, bana bakıra nasıl şekil verilebileceğini, saf levha bakırı alıp, ısıl işlemlerden geçirerek üzerine farklı desenler yapmayı, yazılar yazmayı, çeşitli boncuklar ekleyerek onlar takı haline getirmeyi öğretti.” dedi.

Ustasının her takıya imzasını işlemesi gerektiğini böylelikle o ürünlerin gelecek nesillere aktarılarak yaşatılacağını söylediğini dile getiren Haneki, “Kolye, küpe, bileklik, gerdanlık, bel kemeri ve kadınlarımızın düğünlerde alınlarına taktığı aksesuarların hepsini saf bakırdan işliyoruz.” açıklamasını yaptı.

Haneki, bakırı işlerken her aşamasının dikkat ve beceri gerektirdiğini aktararak “Bakırlara ısı aracılığıyla verdiğimiz şekil işleminden sonra bazılarının üzerine desenler işliyoruz. Bazılarına doğal taşlar ile süslemeler yapıyoruz. Her birine kendi kültürümüzde yer alan ters lale sembolü deg şekillerimizden ekliyoruz.” ifadelerini kullandı.

Birkaç yıl öncesine kadar sadece hobi olarak bu işle uğraştığını söyleyen Haneki, “Dükkan açtıktan sonra ilk yaptığım ürünlerden dükkanıma koydum ve Sur’da gezen insanların ilgisini çektiğini fark ettim. Bir süre sonra ürünlerime talep artınca, satılan ürünlerime yerine yenilerini ekledim.  Zaman içerisinde bakır, metal ve doğal taşlarla başladığım mesleğimde porselen üzerine işlemeler de yapmaya başladım. Şimdi yanımda çırak aldım ve çırağıma Ermeni ustamın bana öğrettiği sanatı aktarmak istiyorum.” şeklinde konuştu.

Hibya Haber Ajansı