27 Nisan 2025 tarihinde yaşanan bu ölüm, yalnızca bireysel bir kayıp değil, aynı zamanda devletin mahpuslara karşı pozitif yükümlülüğünü yerine getirip getirmediğine dair ciddi soru işaretlerini de beraberinde getiriyor. Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan yaşam ve sağlık hakkı, Vedat Varlık örneğinde ne ölçüde gözetildi?

“BAŞIM ÇOK AĞRIYOR” DEMESİNE RAĞMEN TEDAVİ GÖREMEDİ

Ailesinden ve aynı koğuşta bulunan arkadaşlarının ifadelerine göre, Varlık günlerdir baş ağrısı şikâyetinde bulunuyor ve defalarca gardiyanlardan ilaç talep ediyordu. Ancak bu talepler üç gün boyunca karşılanmadı. Ne revire sevk edildi ne de bir hastane kontrolü yapıldı.

26 Nisan’ı 27 Nisan’a bağlayan gece, baş ağrılarının etkisiyle ikinci kat ranzadan düşerek bilincini kaybetti. Bunun ardından hastaneye kaldırılan Vedat Varlık, Şanlıurfa Mehmet Akif İnan Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edildi. Doktorlar tarafından kardiyoloji ve nöroloji bölümlerine yönlendirilmesi önerildiği halde, hiçbir ileri tetkik yapılmadan “bir şeyi yok” denilerek cezaevine geri gönderildi.

AMBULANSTA KALBİ DÖRT KEZ DURDU

Cezaevine dönüş yolunda ambulansta kalbi dört kez duran Varlık, tekrar hastaneye kaldırılarak yoğun bakıma alındı. Ancak burada yapılan tüm müdahalelere rağmen yaşamını yitirdi. Aileye ise durum hakkında gün boyu hiçbir bilgi verilmedi. Saat 21.00 sularında sadece ölüm haberi iletildi. Varlık’ın son anlarında ailesiyle vedalaşma hakkı bile tanınmadı.

YAŞAM HAKKI VE SAĞLIĞA ERİŞİM HAKKI AÇISINDAN CİDDİ İHLAL

Bu olay, yaşam hakkı ve sağlık hizmetine erişim hakkı açısından ciddi bir ihlal şüphesi taşımaktadır. Cezaevi idaresinin, hastane yetkililerinin ve ilgili kolluk birimlerinin ihmali veya sorumluluğu olup olmadığı, kamuoyu tarafından yanıt bekliyor.

İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanlığı’na iletilen başvuruda, olayın tüm yönleriyle araştırılması, varsa sorumlular hakkında yasal işlemlerin başlatılması, Şanlıurfa 1 Nolu T Tipi Cezaevi’ne komisyon tarafından ziyaret gerçekleştirilmesi ve benzer ihlallerin önlenmesi için gerekli denetimlerin yapılması talep edildi.

MAHPUSLARIN SAĞLIK HAKKI GÜVENCE ALTINA ALINMALI

Bu olay, cezaevlerinde mahpuslara yönelik sağlık hizmetlerinde yaşanan yapısal sorunların açık bir göstergesi olarak değerlendiriliyor. Mahpusların özgürlüğü kısıtlı olabilir, ancak sağlık hizmetlerinden yararlanma hakları sınırsızdır. Devletin ve kurumların, yaşamı koruma yükümlülüğünü etkili biçimde yerine getirmesi artık bir zorunluluk haline gelmiştir.