Değişiklik ile Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirmesine Dair

Yönetmelik 29/12/2020 tarihinde 31349 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu

Yönetmelikle oluşturulan İdare ve Gözlem Kurulları ile 6 aylık periyotlarda mahpusun iyi halli olup

Olmadığını değerlendirmektedir. 5275 sayılı Kanunun 89 uncu maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca

İyi hâl değerlendirmesi yapacak olan kurula Cumhuriyet başsavcısı veya belirleyeceği Cumhuriyet

Savcısı başkanlık edeceği kararlaştırılmıştır. Bu kurulda; kurum müdürü, gözlem ve

Sınıflandırmadan sorumlu ikinci müdür, idare memuru, cezaevi tabibi, psikiyatrist, bir psikolog ve

Psiko-Sosyal yardım servisinde görevli diğer unvandan bir personel, öğretmen, infaz ve koruma baş

memuru ile kurum müdürü tarafından teknik personel arasından seçilen bir görevlinin yer alacağı da

Belirtilmiştir.

2021 yılı başında uygulanmaya başlanan yönetmelikle oluşturulan bu kurullar hem Anayasaya hem

De Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırıdır. İHD Genel Merkezi olarak, 12 Aralık 2020

Tarihinde Danıştay’a “Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirmesine

Dair Yönetmelik” hakkında yürütmenin durdurulması talebiyle açmış olduğumuz iptal davasında

Mahkeme tarafından henüz bir karar verilmediğini kamuoyu ile paylaşmak isteriz.

Derneğimize İdare ve Gözlem Kurulu kararlarıyla tahliyeleri engellenen mahpuslar, avukatları ve

Aileleri tarafından çok yoğun başvurular yapılmaktadır. İHD olarak tespit edebildiğimiz kadarıyla

İlgili yönetmeliğin uygulanmaya başlandığı 2021 yılının başından bu yana en az 313 mahpusun

Tahliyesi birden fazla kez 6’şar ay ve 3’er aylık periyotlarla engellenmiş hatta bu mahpus grubunu

İçerisinde bulunan bazı mahpusların tahliyeleri engellenmeye devam edilmektedir. Yine tespit

Edebildiğimiz kadarıyla bu mahpuslardan 48’i bir veya birkaç kez infaz uzatma kararı akabinde

Tahliye edilmiştir. Yine tahliyesi engellenen mahpusların 88’inin hasta mahpus listemizde olduğunu

42’sinin ise ağır hasta mahpus statüsünde olduğunu vurgulamak isteriz. Yönetmeliğin uygulanmaya

Başladığı yıl ilk şartlı tahliye engellenen ağır hasta mahpuslardan olan Hayrettin Yılmaz ne yazık ki

Hastalıklarından kaynaklı olarak hapishanede yaşamını kaybetmiştir.

Bu yönetmelik doğrultusunda kurulan kurullar, kendilerini mahkeme yerine koyarak mahpuslar

Hakkında iyi halli olup olmadıklarına dair değerlendirmede bulunmakta, mahpusların koşullu

Salıverilme ve denetimli serbestlik haklarından yararlanıp yararlanmayacaklarına karar

Vermektedirler. İçlerinde yalnızca hapishane savcısı dışında hukukçu kimsenin olmadığı,

Mahpusların tahliye edilip edilmeyeceğine karar veren ve paralel bir mahkeme gibi hareket eden bu

Kurullar hukuki değildir. Çoğu mahpus hakkında tahliye tarihlerine kadar iyi halli iken tahliye

Tarihinden hemen önce yapılan değerlendirmede “iyi halli değildir” şeklinde karar verilerek, kişi 2

Özgürlüğü ve güvenliğini doğrudan etkileyen “iyi halli” kavramı bu haliyle hapishane yetkililerinin

Keyfi kararlarına bırakılmış durumdadır. Mahpusların kendileri ve avukatları tarafından bu kararlara

Yapılan itirazlar da sonuç vermemekte, mahpusların tahliyeleri uzun zamana yayılmaktadır. İdare ve

Gözlem Kurullarında görev alanlara yönetmelik gereği her toplantıda “huzur hakkı” ödendiği için,

Yönetmelik değişikliğiyle beraber özellikle siyasi mahpusların tahliyelerinin aylarca hatta yıllarca

Önlenmesinin nedenlerinden birinin de “ekonomik fayda” olduğu şüphesi uyandırmaktadır.

Ayrıca İdare ve Gözlem Kurulunun mahpuslarla ilgili değerlendirmelerde, yönetmeliğin yürürlüğe

Girdiği tarihten önce aldıkları disiplin cezalarını da gerekçe göstererek iyi olmadıklarına karar

Vermesi “geçmişe yürüme yasağı” ilkesine aykırıdır. TCK'nın 7/1-2. maddesi suçun işlendiği tarihin

Esas alınması gerektiğini belirtmektedir. Anayasa'nın 38. maddesi gereğince, suç tarihinden sonra

Yürürlüğe giren aleyhe hükümler sanık hakkında uygulanamaz. Bu yasak hukuk devleti ilkesini

Hayata geçiren ilkelerden bir tanesidir. Anayasa’da devletin hukuk devleti olarak nitelendirilmesine

ve hukuk devletinin en temel ilkesinin ve güvencesinin “kanunların geriye yürümezliği” ilkesi

Olmasına rağmen yapılan değişiklikle olağanüstü dönemlerde bile karşılaşmadığımız şekilde

Mahpuslar için doğrudan kanunlar geriye yürütülmektedir. Anayasanın 38. ve TCK’nın 7. maddesi

Emredici bir hükümdür ve tartışmaya açık değildir. Anayasa Mahkemesi yasaların geçmişe

Uygulanmaması ile ilgili olarak bir kararında, “Hukuk devletinin sağlamakla yükümlü olduğu hukuk

Güvenliği, kural olarak yasaların geriye yürütülmemesini gerekli kılar. Bu nedenle ‘Kanunların

Geriye yürümezliği ilkesi’ uyarınca yasalar yürürlüğe girdikleri tarihten sonraki hukuki durumlara

Uygulanabileceklerinden, sonradan çıkan bir yasa, yürürlüğe girdiği tarihten önceki olaylara

Uygulanmaz” gerekçesine yer vermiştir.

Ayrıca İdare ve Gözlem kurulları mahpusların iyi halli olup olmadığına karar verirken soyut ve

Sübjektif yorumlarda bulunmakta, siyasi mahpuslardan da pişman olduklarına dair beyan

İstemektedirler. Bu kararlardan kaynaklı olarak yüzlerce politik mahpus denetimli serbestlik ve

koşullu salıverilme haklarından mahrum bırakılmaktadır. Örneğin bir mahpusa kurul görevlileri

Tarafından yöneltilen politik bir soruya cevap vermediği için iyi halli olmadığı yönünde karar

Verilmiştir. Yine bir mahpus için “hükümlünün genel ve kısmi aramalarda sayımlarda idare ve kurum

Personelinin çalışmalarına zorluk çıkarmamış olsa da kolaylaştırmaya yönelik gayreti de olmamıştır”

Denilerek tahliyesi engellenmiştir. Elektik ve suyu tasarruflu kullanıp kullanmamak, kütüphaneden kitap

almamak, psikoloğa çıkmamak gibi hukuken geçersiz ve soyut gerekçeler öne sürülerek mahpusların

Tahliyelerine engel olunmaktadır. Belirtilen bu gerekçelerin hukuk devleti iddiasında bulunan herhangi bir

Ülkede bir kişiye dışarıda ceza verilmesi imkânsızken Türkiye’de mahpuslar açısından cezalandırma

Gerekçesi yapılabiliyor. Asıl olarak siyasi mahpuslar açısından bu kurullar mahpuslara pişmanlık

Dayatmaktadır ve mahpuslar kendisini mahkeme yerine koyan kurullar tarafından özgürlükleri ellerinden

Alınmaktadır.

Ayrıca mahpusların neredeyse tüm haklarının kullanımına bu kurullar karar vermekte ve genel olarak tüm

hakların çeşitli biçimlerde engellendiğini söylemek abartı olmayacaktır. Bu kurullar hukuk dışına çıkarak

Mahpusların koşullu salıverilme ve denetimli serbestlik haklarını engelleyerek ikinci bir cezalandırma yoluna

Gitmektedir.

Mahpusların tahliyelerinin engellenmesi, umut hakkını ortadan kaldırmakta ve hem mahpusları hem de

ailelerini olumsuz etkilemektedir. İnsan Hakları Derneği olarak mahpusların özgürlüğünü engelleyen İdare

ve Gözlem Kurullarının iptal edilmesini, tahliye şartları oluşan mahpusların bir an önce tahliye edilmesini

talep ediyoruz.

İHD Merkezi Hapishaneler Komisyonu