Erdoğan'ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:

"Grup toplantımızın partimiz, ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını Rabbimden niyaz ediyorum.

Buradan sizlerin vasıtasıyla 81 vilayetimizin tamamındaki vatandaşlarıma, dünyanın 100’den fazla ülkesinde Türk milletini başarıyla temsil eden gurbetçilerimize selam ve sevgilerimi gönderiyorum.

Türkiye Yüzyılı'nın inşası için gece gündüz demeden çalışan, koşan, koşturan tüm kardeşlerime şahsım ve partim adına selamlarımı iletiyorum. 7 güzel adamdan biri merhum Erdem Beyazıt duygularımıza ne güzel tercüman oluyor, Müslüman yürekler bilirim daha, kızdımı cehennem kesilir, sevdimi cennet. Eller bilirim haşin, hoyrat, mert. Alınlar görmüşüm ki vatanımın coğrafyasıdır. Her kırışığı sorulacak hesabı, her çizgisi tarihden bir yaprağı anlatır. Evet yine sizlerin vasıtasıyla alınlarındaki her kırışık zalimlerden sorulacak bir hesabı anlatan Filistinli kardeşlerimi, Gazze'nin mazlum ve mağrur insanlarını en kalbi muhabbetlerimle selamlıyorum.

Gazzeli kardeşlerimiz 7 Ekim'den beri insanlık tarihinin en kalleş, en menfur saldırılarına maruz kaldılar. Camileri bombalandı, okulları harabeye çevrildi, hastaneleri yerle yeksan edildi, sığındıkları mülteci kampları bilinçli şekilde hedef alındı.

Göç eden sivillerin üzerine yollarda bombalar yağdırıldı. Anaların öpüp koklamaya kıyamadığı sabiler hunharca katledildi. Babalara gözü gibi sakındıkları yavrularının parçalarını toplattılar.

Gıdasını, yakıtını, ilacını, ekmeğini, elektriğini, suyunu, iletişimini kesip 360 kilometrelik açık hava hapishanesine sıkıştırdıkları 2,3 milyon insana adeta soykırım uyguladılar.

Tüm dünyanın gözü önünde 50 gün boyunca Gazze'yi yaktılar yıktılar. İnsanlık tarihine kara birer leke olarak geçen her türlü zulmü yaptılar. Gazze'deki İsrail zulmüne maruz kalanlar 7 Ekim'den beri yaşadıkları tam bir cehennem. Bu ifadeyle tarif ediyor şair.

Yüzde 70'ten fazlası kadın ve çocuk olmak üzere yaklaşık 16 bin Gazzeli kardeşimiz İsrail'in saldırıları sonucunda şehit oldu. 35 binin üzerinde Filistinli kardeşimiz yaralandı. Şehitlerin her birini rahmetle yad ediyor, yaralılara Allah'tan acil şifalar niyaz ediyorum.

Gazze'deki binaların 3'te 2'si yıkıldı veya tahrip oldu, ya da kullanılamaz hale geldi. Gazze'deki sağlık ve eğitim alt yapısı tamamen çökmüş durumda. Gazze'de son asrın en büyük mezalimlerinden birini yapan Netanyahu adını tarihe şimdiden "Gazze kasabı" olarak yazdırmıştır.

Bu kara leke sadece Netanyahu'nun değil ona koşulsuz destek veren herkesin alnına yapışmıştır. Bu utanç lekesi hiçbir zaman temizlenmeyecektir. Gazze'de işlenen insanlık ve savaş suçlarını da bir ikisi hariç Batılı ülkelerin tepkisizliğini de asla unutmayacağız.

İsrail yönetiminin insanlık vicdanı yanında uluslararası hukuk önünde hesap vermesi için mevcut tüm yolları deneyeceğiz. 

Türkiye olarak tarih boyunca olduğu gibi bugün de tüm inkanlarımızla Gazzeli kardeşlerimizin yanındayız. Uluslararası temaslarımızın ilk ve en önemli konusu Gazze'deki savaştır.

Son olarak Cezayir seyahatimizde Cumhurbaşkanı Tebbun ile ardından hafta sonu ülkemizi ziyaret eden Lübnan Başbakanı Sayın Mikati ile bu meseleyi tüm yönleriyle konuştuk. İspanya Başkanı Sayın Sanchez ile telefon görüşmemizde Gazze'yi ele aldık. Bu konudaki dik ve dirayetli duruşu için İspanya'yı tebrik ediyorum.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Sayın Guterres ile yaptığımız telefon görüşmesinin gündemi Filistinli kardeşlerimizin yaşadığı insani dramdı. Yarın Birleşik Arap Emirlikleri'ne gidiyoruz.

Dubai ziyaretimizde iklim konularıyla birlikte Gazze'yi de ele alacak, Gazze halkı için neler yapabileceğimizi değerlendireceğiz. Gazze için temas trafiğimizi yoğunlaştırarak sürdüreceğiz.

Cuma günü başlayan esir takaslarını ve insani arayı akan kanın bir nebze durdurulması bakımından müspet bir gelişme olarak görüyoruz. Mutabakatın tesisine katkı veren tüm kardeş ülkelere teşekkür ediyoruz.

Gazze'nin ihtiyaç duyduğu malzemelerin bir kısımının bölgeye ulaştırılmasından memnuniyet duyuyoruz. Ancak içeriye girmesine izin verilen yardım miktarı Gazze halkının asgari ihtiyaçlarını karşılamaktan çok uzaktır.

Netanyahu yönetiminden gelen açıklamalar insanı aranın kalıcı ateşkese tahfil edilmesi yönündeki umutlarımızı azaltmaktadır. İsrail kamuoyu nezdinde iyice köşeye sıkışan Netanyahu'nun siyasi ömrünü uzatmak için daha çok kan dökmesinin, daha fazla can almasının önüne mutlaka geçilmelidir.

Netanyahu, Gazze'de işlediği cinayetlerle antisimitizmi körükleyerek İsrail halkı ile birlikte tüm Yahudilerin güvenliğini tehlikeye atıyor. Dünyada antisimitizm ile birlikte İslam düşmanlığı da yükseliyor.  

Batılı liderlerin Hamas bahanesi ile Filistinlileri şeytanlaştıran sorumsuz söylemlerinin bedelini ise bu ülkelerde yaşayan göçmenler ödüyor. Pazar günü ABD'de üç Filistinli öğrenciye yönelik menfur saldırı bunun son örneğini teşkil etti.

Çoğu zaman fanatik denilerek, akli dengesi bozuk denilerek veya aşırı sağcı denilerek önemsizleştirilmeye çalışılan bu teröristlerle mücadelede Batılı devletlerin isteksiz davrandığını biliyoruz.

Gazze krizinin başından beri sergiledikleri çifte standart Müslümanlara yönelik nefret suçlarının cezasız kalmasında kanuni boşluklardan ziyade başka senaryoların devreye girdiğine işaret ediliyor. Kur'an-ı Kerim'i yakan menfurlara fikir özgürlüğü, bu kılıf altında gösterilen musamakar tavır kesinlikle iyi niyetli değildir.

Anlaşılan geçmişte Musevilere ve Romanlara yapıldığı gibi bugün de bir Müslüman sorunu icat edilmeye çalışılmaktadır. Çoğu Avrupa'da olmak üzere 7 milyon insanı yurt dışında yaşayan bir ülke olarak tüm bu gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Tek bir vatandaşımızın dahi burnunun kanamasına izin vermeyeceğiz.

Gözü dönmüş Netanyahu bu gerçeğe rağmen insani aranın çatışmaların sona erdirilmesine yardımcı olmasını temenni ediyoruz.

Gazzeli kardeşlerimize yönelik insani yardımlarımız devam ediyor. Bugüne kadar Mısırlı kardeşlerimizle iş birliği içinde 12 uçak ve bir gemi dolusu yardım malzemesini El Ariş'e sevk ettik. Toplam 1500 ton insani yardım malzemesi taşıyan ikinci gemimiz bugün yola çıkıyor.

Kanser hastaları ve çocuklar başta olmak üzere yaralıların Türkiye'ye intikalini sağlayarak tedavileri ile ilgileniyoruz. Gazze'de kuracağımız Sahra hastanelerinin yer tespit çalışmaları yapılıyor. Gazze'deki vatandaşlarımızın tahliyesini de büyük ölçüde tamamladık.

İnşallah bundan sonra da girişimlerimiz çok boyutlu olarak sürecektir. Rehinelerin salıverilmesi ve ateşkesin kalıcı hale gelmesi için temaslarımıza hız vereceğiz. 

Türkiye, devleti ve milleti ile Filistinli kardeşlerinin yanındadır. 29 Kasım Filistin halkı ile uluslararası dayanışma günü vesilesiyle bir kez daha bölgemize barış ve huzurun ancak 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğe sahip bir Filistin Devleti'nin kurulmasıyla mümkün olduğunu hatırlatmak istiyorum.

7 Ekim'den bu yana Gazze krizi gündemimizdeki ilk konu olmakla birlikte ülkemize, milletimize ve partimize dair hususları da ihmal etmiyoruz. Son grup toplantımızın ardından gerçekleştirdiğimiz Almanya ve Cezayir ziyaretlerinde muhataplarımızla ikili ticari, beşeri, siyasi ve savunma konularını etraflıca ele aldık. 

Almanya ile 50 milyar dolar seviyesinde olan ikili ticaretimizi kısa sürede 60 milyar dolara çıkarmak istiyoruz. Cezayir ile bu sene 6 milyar doları bulacak ticaret hacmimizi ise inşallah 10 milyar dolar seviyesine taşımayı hedefliyoruz.

Önceki gün Maldivler Cumhurbaşkanını bu ülkeden devlet başkanı düzeyinde bir ilki teşkil eden ziyareti vesilesiyle Ankara'da ağırladık. Maldivler ile de turizm, savunma ve ekonomik iş birliğimizi geliştireceğiz.

Dış politikada dostlarımızın sayısını artırma, hasımlarımızın sayısını azaltma stratejimizi başarıyla uyguluyoruz. Buradaki çizgimiz gayet açıktır biz diplomasiyi bir taraftan kaybettiği diğer tarafın kazandığı sıfır toplamlı bir oyun olarak görmüyoruz.

Diplomasi her iki tarafında makul bir çizgide buluşarak kazançlı çıktığı kazan-kazan ilkesinin hayat bulduğu önemli bir imkandır. Ülkeler arasında anlaşmazlıkların, uyuşmazlıkların olması gayet doğaldır. Aslolan bu ayrılıkları kör düğüme dönüşmeden çözme iradesidir.

İşte biz buna sahibiz. Oturup konuştuğumuzda özellikle komşularımızla aşılamayacak hiçbir sorunumuz olmadığı inancındayız.

Yunanistan ziyareti

7 Aralık'ta yapmayı planladığımız Yunanistan ziyaretine de yaklaşımımız bu yöndedir. Komşumuz Yunanistan ile ihtilaflarımız dün de vardı yarın da olacak.

Aynı şekilde bu ihtilaflardan çıkar sağlama peşinde koşanlar da olacak. Ama bu gerçek aynı denizi, aynı iklimi, aynı coğrafyayı paylaşan iki komşu ülke olarak ortak paydada buluşamayacağımız anlamına asla gelmiyor.

Karşılıklı güven esasına dayalı olarak iş birliğimizi geliştirebileceğimiz pek çok başlık vardır. Ziyaretimizde bunlara odaklanma niyetindeyiz. Yunanistan seyahatimizin şimdiden ülkelerimiz arasında yen bir sayfanın açılmasına vesile olmasını diliyorum.

Türkiye inovasyon haftası kapsamında iştirak ettiğimiz inovaLig ödül töreninde ülkemizin yenilikçilik ekosisteminin ulaştığı seviyeyi bizzat görme fırsatı bulduk. Çeşitli kategorilerde ödül alan şirketlerimizi buradan bir kez daha tebrik ediyorum.

Türk özel sektörü ile inanın ne kadar gurur duysak azdır. Muhalefetin ve ülkemizdeki mandacı ekonomistlerin sürekli karamsarlık zerkeden propagandalarına rağmen hamdolsun firmalarımız dünya çapında başarılara imza atıyor.

Bilhassa savunma ve bilişim alanında faaliyet gösteren şirketlerimiz inovasyon konusunda diğer firmalarımıza da ilham kaynağı oluyor. Devletimizin teşvikleri sayesinde tüm Türkiye sathında adeta bir ihracat ve üretim seferberliği yaşanıyor.

Küresel ekonomideki zorluklara, bölgemizdeki patlak veren krizlere, 6 Şubat depremlerinin olumsuz etkilerine rağmen yakaladığımız bu ivmeyi çok değerli bulduğumuzu özellikle ifade etmek istiyorum. Bu iklimin güçlenmesi için iş dünyamıza her türlü desteği sağlıyoruz.

Yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve inovasyon odaklı çalışan her girişimcimizin yanındayız. Geçen hafta Merkez Bankamız bu amaçla önemli bir karar aldı. Yeni yatırım taahhütlü avans kredisi programına yıllık 100 milyar Türk lirası limit tahsis edildi.

Program kapsamında 3 yıl boyunca toplam 300 milyar lira limit ayrılacak. Böylece yatırımcılar çok uygun koşullarda finansmana erişim imkanı elde edecekler. Ayrıca ihracatçılarımız için günlük reeskont kredi limitlerini 10 kat artırarak 3 milyar lira seviyesine çıkardık.  

Her iki kararın başta ihracatçılarımız olmak üzere özel sektörümüze hayırlı olmasını diliyorum. Merkez Bankası brüt rezervlerimizin eylül 2014'ten bu yana ilk kez 134,5 milyar dolara çıktığının müjdesini de sizlerle paylaşmak istiyorum.

Sadece bunlarla yetinmiyoruz Meclis'e sunduğumuz yeni kanun teklifinde ihracatın desteklenmesinden döviz kıskandırıcı işlerin teşvikine kadar pek çok düzenleme yer alıyor. Yurt dışında şirket kurmuş müteşebbislerimizin buralardan kazandıklarını ülkemize getirmelerini teşvik eden yeni düzenlemeleri devreye alacağız.

Bir diğer konu başlığımız deprem bölgemizde fahiş fiyat uygulayanlara yönelik müeyyidelerdir. Açıkçası biz böyle bir meseleyi konuşmaktan bile icap duyuyoruz.

Ama ülkemizde maalesef depremi siyaseten fırsata çevirmek isteyenler olduğu gibi ekonomik kazanca dönüştürmek isteyen tamahkarlar da var. Milletin acısını istismar eden deprem turistleri son seçimlerde sandıkta derslerini aldılar, milli iradenin şamarını yediler.

Ekonomik hayattaki deprem fırsatçılarına da biz göz açtırmıyoruz. Bilhassa yapı malzemeleri ve yapım işlerinde piyasa gerçekleriyle izah edilmeyecek fahiş fiyatlar söz konusu. Öyle durumlar var ki, aynı malzeme aralarında 60-70 kilometre olan iki şehrimizde yüzde 20, yüzde 30 fiyat farkıyla satılıyor.

Tamamen aç gözlülükten kaynaklanan bu çarpıklığın bu vicdansızlığın üzerine gitmekte kararlıyız. Genel afet bölgesi ilan edilen yerlerde 2025 yılı sonuna kadar mevcut cezaların 10 kat daha ağır uygulanmasını sağlayacağız.

Fırsatçılarla mücadele ederken deprem konutlarını tamamlamak için bölgede fedakarca çalışan firmalarımıza da her türlü desteği vereceğiz. Deprem felaketi sonrası oluşan yoğun talebin yapım işlerinde maliyetleri artırdığının farkındayız.

Bu süreçte şirketlerimize yardımcı olmak adına yapım işlerine ek fiyat farkı ve süre uzatımı verilmesine imkan tanıyoruz. Özellikle depremden önce ihale edilen yapım işi sözleşmelerinin zamanında tamamlanmasında sorunlar yaşandığını gördük.

Yatırımların planlanan sürede tamamlanması için devlet olarak bu konuda da hem kolaylık gösteriyor hem de yük alıyoruz. Bizim görevimiz işini düzgün yapana destek olmak, aşırı kar peşinde koşanlara da fırsat vermemektir.

Deprem bölgesinde yürütülen inşa ve ihya çalışmalarına yaklaşımımız bu yöndedir. İnşallah önümüzdeki aydan itibaren yapımı tamamlanan deprem konutlarının hak sahiplerine teslimine başlıyoruz. Yıl bitmeden toplam 46 bin deprem konutu ve köy evini hak sahibi depremzedelerimize teslim etmeyi planlıyoruz.

24 Kasım Öğretmenler Günü vesilesiyle İstanbul Kongre Merkezi'nde maarif davamızın öncüleri olan kıymetli öğretmenlerimiz ile bir araya geldik.

Buradan bir kez daha sorumluluğu ağır olduğu kadar ulvi bir mesleği azimle, gayretle, başarıyla icra eden tüm öğretmenlerimize eğitim ordumuzun her bir neferine kalpten teşekkür ediyorum. Şehit öğretmen Şenay Aybüke Yalçın'ın hayat hikayesini, mücadelesini ve umutlarını beyaz perdeye aktaran Aybüke: Öğretmen oldum ben filmini gençlerimizin mutlaka izlemesini tavsiye ediyorum.

Öğretmenler günü etkinliğimizde emeklilerimizle ilgili son müjdemizi de kamuoyu ile paylaştık. Emeklilerimizin yükünü hafifletmek amacıyla hayata geçirdiğimiz 5 bin lira ödeme kararımızı çalışan emeklilerimize de teşmil ediyoruz.

Meclisimizin de onayını aldıktan sonra çiftçi ve Bağkurlu emeklilerimiz dahil çalışan tüm emeklilerimize tek seferlik ödemelerini yapacağız.

Önergemizin Meclisten süratle geçeceğine inanıyorum. Teklifin yasalaşmasını müteakip ilk düzenlemeden faydalanamayan 4 milyon 689 bin emeklimizin hesaplarına 5'er bin liralarını yatıracağız. Böylece 76 milyar lira ilave kaynak kullanarak 15,2 milyon emeklimizin tamamına bir defaya mahsus 5 bin lira ödemiş olacağız. Bu kararımızın emeklilerimize tekrar hayırlı olmasını diliyorum.

25 Kasım tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kadına yönelik şiddete karşı uluslararası mücadele günüydü. Bu anlamlı gün münasebetiyle düzenlenen programda kadına yönelik şiddetle mücadele 2024 yılı faaliyet planının detaylarını açıkladık.

Toplam 66 alt hedef ve 218 faaliyet başlığının yer aldığı plan kadına yönelik şiddet konusundaki irademizin en somut ifadesidir. İstanbul Sözleşmesi'nden ülkemizin çekilmesine dair marjinal çevreler tarafından yürütülen kampanyaların hiç bir temeli yoktur.

Şiddet meselesini bu sözleşme ile irtibatlandıranların amacının kadına yönelik şiddet olmadığını çok iyi biliyoruz. Çünkü bunlar gerçekten kadına şiddetten rahatsız olsalardı bölücü terör örgütünün kuyruğuna takılmazlardı.

Bunların kadın hakları ile ilgili bir dertleri olsaydı bölücü alçakların katlettiği kadınlarımızın hatıralarına sahip çıkarlardı. Bugüne kadar ne bölücü örgütün dağa zorla kaçırdığı 13-14 yaşındaki kız çocukları için iki kelam ettiler ne de evlatlarına kavuşma mücadelesi veren Diyarbakır annelerine destek oldular.

Bölücü örgüte sempati ile bakanlarla opera dinlemeyi, kahvaltı yapmayı, seçim ittifakı kurmayı maharet saydılar. Şimdi de el etek öptükleri için onur duyduklarını ifade ediyorlar. Varsın onlar yollarına bu şekilde devam etsin.

Biz şehit analarıyla, Diyarbakır anneleriyle, gerektiğinde canlı pahasına darbecilere meydan okuyan yiğit kadınlarımızla, elleri nasırlı emekli kadıncılarımızla, vatanı için canını ortaya koyan kadın polislerimiz ve askerlerimizle, elleri öpülesi saygıdeğer öğretmenlerimizle yol arkadaşlığı yapmayı sürdüreceğiz.

İstanbul Sözleşmesi'ni dillerine dolayanların aile kurumunu güçlendirmeye matuf adımlarımızdan rahatsız olmaları da tesadüf değildir. Sapkın ve sapık akımların en büyük destekçisi olan bu kesimlerin temel hedefi tolumsal yapımızı çökertmektir.

Herhalde ne demek istediğimi anlıyorsunuz LGBT. Çok açık net, bu sapkın, sapık akımlar karşısında tek dik duran Cumhur İttifakı'dır, AK Parti'dir. Biz meydanı bunlara bırakmayacağız. Gençlerimizi ifsat etmelerine fırsat vermeyeceğiz. Aile kurmak isteyen gençlerimize finans desteği sağlamaya başlıyoruz.

Aile ve Gençlik Fonumuzla ilgili yasa teklifimiz Meclisimizden onayını aldı. Kanun bugün Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Fonu ilk etapta deprem bölgesinde hayata geçireceğiz. Gençlerimize 2 yıl geri ödemesiz 48 ay vadeli 150 bin liralık evlilik kredisi imkanı sunacağız.

Kredi kullanan gençlerimiz aynı zamanda 2 yıl boyunca aile danışmanlık hizmetinden de faydalanacak. Fon gelirlerimiz arttıkça kapsamını ülkemiz geneline yaygınlaştıracağız. Seçim vaatlerimizden olan Aile ve Gençlik Fonunun hayırlı olmasını diliyor bu projenin hayata geçmesine katkı veren herkesi tebrik ediyorum. 

Bizim gündemimizde sadece ülkeye, millete hizmet var. Muhalefetin gündeminde ise bolca ayak oyunu var. Muhalefet cenahında son zamanlarda yaşanan gelişmeleri sadece yüzümüz kızararak ve üzülerek izliyoruz.

Vatandaş bırakın bunlara oy vermeyi yüzlerini dahi görmek istemiyor. Batı cephesinde değişen bir şey yok. Aynı tas aynı hamam. Şimdi de ona buna dağıttıkları gizli mutabakatları uyguluyorlar.

Seçim akşamı videolarla zaferlerini ilan ediyorlardı. Ama video o kadar güzel bir alet ki bunlara manevra fırsatı vermiyor. CHP'de genel başkan değişti ama siyaset yapış tarzları değişmedi.

Yani figüranlar dışında hiçbir şey değişmedi. Sahne önündekiler değişti ama sahne gerisindeki akıl taneleri değişmedi. Herkesin ufku denizi kadardır. Bunların da ufku ancak bu kadar oluyor.

Gençler bugün bir başlık atıyorum: Yeniden İstanbul. Her zaman dediğim gibi bizim kuklalarla ve kuklacılarla işimiz yok. Biz kuklacıyı da parmağında oynatan üst akılla mücadele ediyoruz."

 

Hibya Haber Ajansı