"TÜİK rakamlarıyla açıklanan maaş artışları, 85 milyon vatandaşın ceplerinden para aşırmak demektir"

Bir bütçenin, ülke ekonomisine, vatandaşlara ve yatırımcılara güven verme, gelir dağılımını daha adil kılma ve yoksulluğun giderilmesini amaçlaması gerektiğini, ancak 2024 bütçesinin ise bu amaçlardan son derece uzak olduğunu savunan Ösen, “Bu bütçe memura, emekliye, öğrenciye, ev hanımına, mavi ve beyaz yakalıya rahat bir nefes aldıracak çözümleri getirmiyor. Toplumun her kesiminden gelen ekonomik şikayetlerin çözümü noktasında hükümetin atanmışları, vatandaşın ve hayatın acı gerçeklerine kulaklarını tıkamış durumda. Enflasyonun ‘hırsızlık’ olduğu bir yerde, oynanmış TÜİK rakamlarıyla açıklanan maaş artışları, 85 milyon vatandaşın hakkına girmek, ceplerinden para aşırmak demektir.” ifadelerini kullandı.

"Ucuz PR çalışmalarınız vatandaşın acı gerçeklerini örtmüyor"

Gelecek yıl memur ve emekliler için verilmesi düşünülen yüzde 15+10’luk artışın, Merkez Bankası’nın enflasyon tahmini olan yüzde 36’nın oldukça gerisinde olduğunu vurgulayan Ösen, “Cumhuriyetimizin 100. yılında ülke bütçesinde vatandaşlarımıza, reva görülen açlık içinde yaşamak mıdır? Türkiye adım adım 90’larda, Sovyetler çöktükten sonra kurulan, yolsuzluğun ve yozlaşmanın kol gezdiği ülkelere dönüşüyor farkında değil misiniz? Vatandaşların karşısına çıkarak ‘maaşları arttıracağız’ diyorsunuz. Ancak ekonomiyi düzeltmesi için sarıldığınız paranın patronuna, ev bile bulamıyorsunuz. Ucuz PR çalışmalarınız vatandaşın acı gerçeklerini örtmüyor.” diye konuştu.

“Bu bütçe, devletin yıllardır yerinde saydığının en bariz örneğidir” diyen Ösen, şu ifadeleri kullandı:

“Bundan 10 sene önce bütçe içerisindeki yatırım harcamaları bütçenin yüzde 2.5’ini bulurken; 2026’ya kadar sadece yüzde 1.6’yı bulmayı hedefliyorsunuz. Bu ne demek? Bu vatandaşlarımızın hayat standartlarının düşük olması, eskide, mazide kalmış bir yaşama mecbur kalınması demektir. Yatırım yapamıyorsunuz, kiraları durduramıyorsunuz, asayişi sağlayamıyorsunuz ama hala bize masallar anlatıyorsunuz. Çiftçisinden, esnafına; işçisinden işverenine, memuruna, emeklisine, öğrencisine, ekonomiden şikayet eden, çözüm bekleyen tüm vatandaşlara hükümet, acı reçeteden bahsetmekte, sabır rica etmekte ve tasarruf nasihatı vermektedir. Peki tasarruf neden devletin en başından başlamıyor? Ekonomide güven sağlamak için samimiyet de oldukça mühim değil midir? Herkese tasarruf nasihatı veren Sayın Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı bütçesini iki katına çıkarmakta hiç tereddüt etmiyor. Bu yıl günde 16 milyon lira olan sarayın bütçesi gelecek yıl günde 34 milyon liraya çıkarılıyor.”

Hibya Haber Ajansı