Eyüpsultan’daki Artİstanbul Feshane’de gerçekleşen buluşmaya, farklı kuruluşlarda görev yapan 30’a yakın radyocu katıldı.

Geçmişte iyi bir radyo dinleyicisi olduğunu belirten İmamoğlu, “Arkadaşlarımın bana ifade ettiğine göre, Türkiye'de nüfusun yüzde 95’ine radyolar erişebiliyor. Bu çok ciddi bir oran. Ve radyo vasıtasıyla belki de ulaşılabilir medya kavramı üzerinden ayrı bir yeri söz konusu” dedi.

“Medyanın genelinde hakim olan bir iktidar baskısı söz konusu”

İmamoğlu, baskı ve sansür uygulamalarının tarafsız haberciliği de etkilediğine dikkat çekerek,  “Özellikle televizyon alışkanlığı olan toplumun ve de örneğin İstanbul'da ev kadınları başta olmak üzere, belli kesimlerin izlediği yayınlara ve kanallara baktığımızda, buradan bu hatlar üzerinden, doğru olmayan haberler üzerinden yürütülen bir medya düzeni var. Açıkçası üzüntüyle söylüyorum, ne yazık ki bu anlamda, özellikle medyanın genelinde hakim olan bir iktidar baskısı söz konusu” ifadelerini kullandı.

“Bu tarz baskıların tümden karşısındayız”

Durumun ülkenin demokrasi sürecini olumsuz etkilediğini söyleyen İmamoğlu, “Haber alma özgürlüğünün ya da gazeteciliğin hak ve hukukunun korunduğu bir zeminin, ancak ve ancak Türkiye'yi anlamlı bir demokrasiye kavuşturabileceğini biliyorum. Bu manada, bu tarz baskıların tümden karşısındayız.” diye konuştu.

İmamoğlu, medya kuruluşları ve vatandaşların haber alma özgürlüğünün sağlanması konusunda, ellerinden gelen her katkıyı yapmaya hazır olduklarını vurgulayarak, “Buraya katılan, katılmayan bütün radyocuların hem gününü tebrik ediyorum hem de daha güzel günlerde, daha özgür günlerde buluşmayı arzu ederim” ifadesini kullandı.

“Türkiye açısından garip bir dönem”

İmamoğlu, yaklaşık 1 saat boyunca, radyocuların basın kartı alamamaktan iş tanımlarına, yaşadıkları baskılardan medya içerisindeki konumlarına, seçim sonuç tahminlerinden deprem ve kentsel dönüşüm çalışmalarına kadar farklı konulardaki sorunlarını ve sorularını dinledi.

Radyocuların yaşadığı sıkıntıların farklı meslek kollarında, farklı biçimlerde yaşandığını belirten İmamoğlu, şunları söyledi:

“Yani ‘Bu da yapılır mı’ diyeceğimiz o kadar çok şey yaşadım ki; artık trajikomik bir biçimde bunun kitabını yazacak durumdayız, diyebilir. Hani ‘Bu da yapılmaz ki’ ya da ‘Bu da atılmaz ki’, ‘Bu da verilmez ki’, ‘Bu da satılmaz ki’ diyeceğimiz çok şey yaşattılar. Türkiye açısından garip bir dönem. Bence dünya siyaseti açısından da garip bir dönem. Gerçekten bu mekanizma herhalde çalışıyor diye, böyle bir şey tutturdular ve bu gelenekten yürüyorlar.”

“1,5 milyar Euro’ya yakın kaynak getirdik Türkiye'ye”

İstanbul’da, 4,5 sene içerisinde büyük işler başardıklarını vurgulayan İmamoğlu, “Gerçekten büyük kaynaklar bulduk. 1,5 milyar Euro’ya yakın kaynak getirdik Türkiye'ye. Ve Türkiye'nin itibarının ne yazık ki yerlere serildiği bir ortamda, ‘Talep alamayız’ dedikleri yerde, İstanbul'un ve yönetim biçimimizin itibarıyla; 5 kat, 6 kat, 7 kat talep topladık. Dünya çapında yeşil tahvil ihracı yaptık. Büyük başarılar bunlar.” şeklinde konuştu.

Hibya Haber Ajansı