Bugünün gençleri, çağın sunduğu imkanlarla hayallere ulaşmanın kolay olduğunu düşünsek de, aslında her neslin karşılaştığı en büyük mücadelelerden birini veriyor. Bir yandan hayat hızla dijitalleşiyor, fırsatlar görünüşte artıyor, bilgiye ulaşmak kolaylaşıyor ama bir yandan da hayatın dengesi şaşmış durumda. Eğitim, işsizlik ve geleceğe dair belirsizlikler gençleri bir girdap gibi içine çekiyor; hayalleri, yetenekleri ve umutları bu zorlu mücadelede yıpranıyor.

Hayat Koşulları Her Geçen Gün Zorlaşıyor

Bir nesil önce mezuniyet, iş bulma ve geleceğe dair planlar yapmak için belirli bir güvence sunuyordu. Bugünse gençler, "Eğitim aldım ama iş bulabilecek miyim?", "İstediğim işi yapabilecek miyim?" ve hatta "Yaşamak istediğim standartlarda bir hayat kurabilecek miyim?" gibi sorularla karşı karşıya. Ekonomik sıkıntılar, artan geçim derdi ve hızla büyüyen işsizlik oranları gençlerin gelecek umutlarını kırıyor. İş arayan gençlerin birçoğu, hayal ettikleri meslekleri değil, ayakta kalmalarını sağlayacak herhangi bir işi yapmayı düşünmek zorunda kalıyor. Yetenekleri ve emekleri, değer görmeyen bir piyasanın içinde kaybolma tehlikesiyle yüz yüze.

Eğitim Sistemi ve Sorgulayan Gençler

Günümüz gençlerinin belki de en büyük şanssızlıklarından biri, kalabalık sınıflarda, sistemin sıkıştırdığı müfredatın içinde sıkışıp kalmaları. Öyle ki, eğitim artık bir hayat yolculuğu değil, sanki zorlu bir sınav maratonuna dönüştü. Bilgi, birikim ya da meslek becerileri kazanmak yerine, test çözme yeteneği ölçülüyor. Yıllarını eğitim için harcayan gençler, mezun olduklarında ne kadar teorik bilgiye sahip olduklarını değil, hayatla ve iş dünyasıyla ne kadar bağlantısız olduklarını fark ediyor. Eğitimin iş hayatıyla uyumsuzluğu ve yeterince pratik beceri kazandırmaması gençlerin hayata atılmalarını güçleştiriyor.

Sosyal Baskılar ve "Başarı" Tanımı

Bugünün gençleri, yalnızca iş ve eğitim konularında değil, sosyal anlamda da büyük bir baskı altında. Sosyal medya, gençler için bir paylaşım platformu olmaktan çıkıp adeta bir yarış alanına dönüştü. Herkes en başarılı, en mutlu, en zengin anlarını sergiliyor; dolayısıyla “başarı” kavramı giderek sığlaşıyor. Hayatını bu filtreli dünyayla kıyaslayan gençler, kendi çabalarını küçümsüyor, hayal kırıklığına uğruyor ve çoğu zaman umutlarını yitiriyor. Halbuki gerçek başarı, kendini bulmak, yeteneklerini geliştirmek ve hayallerine sadık kalmak değil midir? Bu kısır döngüde gençler, çoğu zaman kendi değerlerini keşfetme fırsatı bulamıyor.

Gençlere Güvenelim, Onların Yanında Durmalıyız

Gençlerin karşılaştığı sorunlar çözümsüz değil. Eğitim sistemini hayatın gerçekleriyle uyumlu hale getirmek, gençlerin kişisel yeteneklerini keşfetmelerine olanak tanıyacak bir sistem kurmak çok mu zor? İş dünyasında onlara alan açmak, bir fırsat vermek bu kadar imkansız mı? Gençler “tecrübesiz” diye iş kapılarından geri çevrilmemeli; onların öğrenmeye, denemeye ve hata yaparak gelişmeye ihtiyacı var. Toplum olarak bu sorumluluğu almalı, gençlere güvenmeli ve en önemlisi onların yanında olduğumuzu hissettirmeliyiz.

Gelecek, Gençlerin Umutlarıyla İnşa Edilecek

Gençlerin umutları, toplumun geleceğini şekillendirir. Bugün onları yalnız bırakırsak, gelecek nesiller için bir boşluk bırakmış oluruz. Gençlere güven vermek, onları desteklemek, geleceğe dair umutlarını korumalarına yardımcı olmak hepimizin sorumluluğu. Çünkü ancak onların hayallerine sahip çıkarsak, bu ülkenin de hayalleri gerçekleşir.

VELAT UYĞUR