Şubat ayı boyunca Bahar Bayramı’nın neşesi ve coşkusu yayılan Çin’den dünyaya, Mart başında güven yayıldığını belirten Hasan Bögün, "4 Mart’ta başlayan Çin Milli Halk Meclisi (MHM) ve 5 Mart’ta başlayan Çin Halk Siyasi Danışma Konferansı (HSDK) yıllık toplantılarında, Çin’in 2024 yılında dış siyasetten savunmaya, ekonomiden ticarete, sosyal güvenlikten kentleşmeye, eğitimden sanayileşmeye hemen her konuda nasıl bir yol izleyeceği tartışılıyor. Bütün dünyanın gözü önünde raporlar açıklanıyor, önergeler veriliyor, kararlar alınıyor." dedi.

Bögün, raporları inceleyen, oturumları ve oturum aralarındaki açıklamaları izleyen dünyanın herhangi bir yerindeki herhangi bir kişinin, Çin’in yıl boyunca ne yapıp ne yapmayacağını öğrenebileceğini vurgulayarak "Bu öngörülebilirliktir! Bir yıl önce göreve başlayan Başbakan Li Qiang, hükümetinin ilk çalışma programını meclislere sundu. Program, halen yürürlükte olan 14. Beş Yıllık Planın hedeflerine ne ölçüde ulaşıldığını, varsa başarısızlıkların nedenlerini yansıtıyor ve yeni hedefler öneriyor." açıklamasını yaptı.

Geçen yıl içinde iki mecliste çeşitli alanlara ilişkin 271 yeni öneri yapıldığı ve 8 bin 314 değişiklik önergesi verildiğinin altını çizen Bögün, önerilerin dokuz özel komite tarafından incelendiğini 204 kuruluş tarafından ele alınarak yanıtlandığını bildirdi.

HSDK'nin ise 94 danışma toplantısı yaptığını Merkezi hükümetin ve il organlarının ilgili birimlerine 139 öneriye ilişkin 350 talimat gönderildiği 59 öneri konusunda çeşitli daire ve bölgelerden 68 geri bildirim raporu alındığını belirtti.

Tam kapsamlı demokrasi  

Hasan Bögün, Çinlilerin, merkezin ve bölgelerin karşılıklı olarak karar alma işleyişine katılmasına “tam kapsamlı demokrasi” dediğini, nasıl yönetileceğine gerçekten kendisinin karar verdiğini belirterek şöyle devam etti:

"İki meclisin yıllık toplantıları, tam kapsamlı demokrasinin doruğu oluyor. Sonuç istikrar! Bütün işleyişi, Çin halkının içine derin kökler salmış olan, halkla et ve kemik gibi birleşmiş Çin Komünist Partisi (ÇKP) ve Çin hükümeti yönetiyor. Mao Zedung, süreci “kitlelerden alıp kitlelere geri vermek” diye tanımlamıştı. Çin halkı ÇKP’ye güveniyor, ÇKP sırtını Çin halkına dayıyor. Sürekli birbirini besleyen karşılıklı güven alış verişinin katladığı özgüven, Çin’i dünyanın güven kalesi yapıyor! Güven istikrarı, ikisi birden öngörülebilirliği sağlıyor. Öngörülemezlik, karmaşa içinde sürüklenen parçalanmış toplumlara özgüdür."

Yüksek nitelikli kalkınma 

Hükümet programında, sosyalizm teorisi ile ilişkilendirilebilecek yeni kavramların yer aldıını dile getiren Bögün, "Bu kavramlardan biri, “yeni nitelikte üretici güçler.” Kavram “yüksek nitelikli kalkınma” ile ilişkili. Yüksek nitelikli kalkınmanın kendisi de yeni bir olgu. Doğa ile insan arasında daha uyumlu ilişki kurmayı kapsıyor. Büyümenin kaçınılmaz olarak yarattığı çevresel, toplumsal ve bölgesel dengesizliklerin bilgiyle, ileri teknolojilerle, temiz enerjiyle ve veri işlemeyle ortadan kaldırılabileceğini öngörüyor. Bileşenleri robotların kullanıldığı akıllı üretim, yapay zeka, voltaik hücreler, nesnelerin interneti, geniş ve karmaşık ağlar vs. Yüksek nitelikli kalkınmayla işgücü verimliliği yılda yüzde 4’ün üzerinde artıyor." ifadelerini kullandı.

Bögün, Çin'in yeşil sanayiye ve temiz enerji kaynaklarına ABD ve Avrupa Birliği’nin toplamından daha fazla yatırım yaptığını ve dünyanın geri kalanının toplamından iki kat daha fazla yüksek hızlı tren hattına sahip olduğunu ifade etti.

Petrol ve otomotiv benzeri büyük özel sektör gruplarının baskısı altında kalmadan kararlar aldığını vurgulayan Bögün, "ABD’nin çip ambargoları koymasının nedeni, Çin’in yüksek nitelikli kalkınma hedeflerini sekteye uğratmak. Fakat Çin ambargoları kendi çiplerini geliştirerek aşıyor. Dört yıl önce kendi ürettiği çipler ihtiyacının yüzde 5’ini karşılayabiliyordu, şimdi yüzde 20’sini karşılıyor. Hedef, birkaç yıl içinde yüzde 35’e ulaşmak. Ambargolara karşın yüksek hızlı kuantum bilgisayarlarda Çin ABD’yi yakaladı. Şimdi kuantum veri işlemeyi üretim sürecinde etkin olarak kullanma aşamasına geçildi." bilgilendirmesinde bulundu.

Üretici güçler teorisine katkı 

Hasan Bögün, yeni nitelikte üretici güçler kavramının en önemli halkasını, bütün bu ileri teknolojileri hem tasarlayacak ve geliştirecek, hem üretim ve tüketim süreçlerine uygulanan ileri teknolojileri kullanabilecek insan gücünün oluşturduğunu belirterek sözlerini şöyle tamamladı:

"Çin Bilim ve Teknoloji Bakanlığı, kurumları, laboratuvarları ve işletmeleri, bilimsel araştırma bütçelerinin yarısından fazlasını 35 yaşın altındaki genç araştırmacılara ayırmaya teşvik ediyor. Çin, 2023 yılında bilimsel ve teknolojik araştırma ve geliştirmeye (Ar-Ge), bir önceki yıla göre yüzde 8,1 artışla 3,3 trilyon yuan (458,5 milyar dolar) ayırdı. Bilimsel sosyalist teoriye göre, üretim makinalar tarafından yapılınca emek meta olmaktan kurtulacak ve özgürleşecek. Çin’e özgü sosyalizmden doğan “yüksek nitelikli kalkınma” ve “yeni nitelikte üretici güçler” bu idealin alt basamakları olabilir mi? Tartışmak gerek."

Hibya Haber Ajansı