Bugün işçi ve işveren arasında yaşananlarıEleman Hırsız Olmaz Patron Onu Hırsız Eder düşünmeye başladım. Nasıl oldu da bunu düşünmeye başladın diye soranlarınız olacaktır elbette. Az önce bir sohbette eleman patron ilişkileri konusundaki konuşulanlara şahit oldum.
Sohbet arkadaşımın anlattığı mevzuyu size aynen aktarmak istiyorum. Bu arkadaşımız zamanında bir firmada yaşananları anlattı. Firmada hamal olarak çalışan bir elemanın bir süre sonra firmadan parça parça ürünler aldığını tespit eden firmanın sahibi, elemanı uyarmadan durumu kendi kardeşine anlatır ve elemanın firmadan parça parça malzeme aldığını söyler.
Olay bu ya kardeşinin cevabı ise oldukça manidardır. Kardeşi firma sahibine aynen şunu söyler, ‘Demek ki bu duruma onu sen getirmişsin ve senin bir eksikliğin var. ‘Sen onun maaşını ve sosyal haklarını tam olarak veriyor musun? Gününde ve zamanında ona destek çıkıyor musun? Ücretini hakkıyla teslim ediyor musun? Mesai saatlerine özen gösteriyor musun?’ evet kardeşinin cevabı aynen bu şekildedir.
 Bu neyi gösteriyor bize, şimdiki insanların kul hakkını nasılda hiçe sayarak hareket edip elemanlarını mağdur ettiklerini. Elbette ki elemanın yaptığı kabul edilemez. Asla ekmek yediğin tekneyi kirletmemek gerekir, fakat denize düşen yılana sarılır misali şimdiki insanlar iş yerlerine girmeden önce işveren ile görüşmelerinde elimiz mahkûm deyip kendisine dayatılan şartları kabul eder ve hemen hemen patronun tüm şartlarına peki der ve işe girer. 
Patronlar ise bu adamı sanki kendisi yaratmışçasına her türlü şartlarda kullanmaya başlar. Bir arkadaşımın söylediği söz hiç aklımdan gitmiyor, bana patronların az da olsa para verdikleri elemanlarının çıkış saatine kadar durmamasını ve hatta çıkış saatinin bile geçmesi için elemana aynı işi defalarca tekrarlatır.
Bu durumda kendine yetmeye çalışan elemanlar ise bu defa elini harama uzatır ve ister istemez günahkar olur. Fakat bu durum tek taraflı mıdır? Bunu bir düşünmek lazım, acaba elini harama uzatan eleman mı suçlu? Yoksa onu hırsız eden patron mu? Bu gerçekten zor bir denklem, sanırım bunu ne matematikçiler çöze bilir nede fizikçiler.
Ama buna vicdani yönüyle bakmamız gerekiyor. Düşünün az önce işverenin kardeşinin söylediği kelimelere harfiyen bakalım. . Sen onun maaşını ve sosyal haklarını tam olarak veriyor musun? Her eleman buna sahip mi? Gününde ve zamanında ona destek çıkıyor musun? Hangi patron bunu yapıyor? Ücretini hakkıyla teslim ediyor musun? İşte bu en önemlisi hakkıyla teslim alıyor mu bu eleman? Hiç değilse asgari ücret. Benim yine bir arkadaşımın bana yıllar önce söylediği bir sözü hatırladım. Bir insan bir iş yeri için gün boyu o iş yerinde hiçbir şey yapmadan o iş yerini bekliyorsa bile en azından asgari ücreti hak eder. Evet, maalesef kimse bu haklara saygı göstermiyor. Mesai saatlerine özen gösteriyor musun? Bir çok patron mesai saatinin bitimine doğru bir şeyleri bahane ederek iş yerinden uzaklaşır ve elemanını o işyerinde bilerek ve isteyerek bekletir. Onunda bir ailesinin olduğu gerçeği aklına bile gelmez. Ve eleman zaten bana muhtaç düşüncesi ile onun mağduriyetini sürdürür.
Evet, bunların hepsi kul hakkı ve maalesef kul hakkı yemek şimdilerde adeta tatlı yemek kadar kolay olmuş. Hal böyle olunca da eleman hakkını alamaz ve o da bu günaha ortak olmaya başlar. Yani eleman hırsız olmaz, patronu onu hırsız eder. 
Depremlere bakınca insanların birçok konuda derse ihtiyaçları olduğunu görmekteyiz fakat ne yazık i bundan kendisine bir pey çıkartan yok. Bir şaman sözünde derki ‘Ders Anlayana Kadar Devam Eder’ başka söze gerek yok. Müslüman Müslümanın hakkına saygı gösterir. Fakat ne yazık ki son zamanlarda Müslümanlar arasında yaşanan bu olayları anlattık. O insanlar neden namaz kılar neden oruç tutar bunu anlamış değilim. Umarım ders anlaşılır ve insanlar gerekli payı çıkartır. Allah’a emanet olun. Kalın muhabbetle…