Şehadetle Gelen Sessizlik: Metan Gazı 8 Evladımızı Aldı
Sessiz ama acı dolu bir haber daha düştü memleketin bağrına…
Bu kez ne kurşun sesi vardı, ne çatışma…
Kuzey Irak’ta, Pençe-Kilit Harekatı bölgesinde yürütülen arama-tarama faaliyetleri sırasında bir mağarada metan gazına maruz kalan 15 askerimizden 8’i şehit düştü.

İlk açıklamalarda, 5 Mehmetçiğimizin olay yerinde şehit olduğu, 10’unun da ağır şekilde zehirlendiği belirtilmişti.
Yaralı askerlerimiz derhal hastanelere sevk edildi, doktorlar gün boyu canla başla mücadele etti. Ancak ne yazık ki yapılan tüm müdahalelere rağmen, 3 askerimiz daha bu sabah şehadet şerbetini içti.
Böylece şehit sayımız 8’e yükseldi.

Bu acının tarifi yok…
Bu çocuklar, ellerinde silahla değil; bir mağarada, zehirli gazın içinde, bu vatan için görev başındayken şehit oldu.
Bu durum bizlere bir kez daha hatırlatıyor ki, askerlik sadece savaşmak değil, her an her türlü riski göze almaktır.

Kim bilir o an ne yaşandı?
Kim bilir o mağarada ne tür bir sessizlik çöktü üzerlerine?
Ama bildiğimiz bir şey var ki, bu çocuklar görevlerini kahramanca yaparken, sessiz bir şehadete yürüdüler.

Metan gazı zehirlenmesi; görünmeyen, kokusuz ama öldürücü…
Maalesef tedbir alınmadığında sonuçları böylesine ağır olabiliyor.
Bu noktada da bir başka sorumluluk alanı karşımıza çıkıyor:
Oradaki askerimizin can güvenliği için yeterli ölçüm cihazı, koruyucu donanım, eğitim ve rehberlik sağlandı mı?
Bunlar artık kamuoyunun değil, devletin vicdanının soracağı sorulardır.

Her biri ayrı bir hikâyeydi.
Birisi yeni nişanlıydı, biri annesinin gözbebeği…
Evlatlarımızın ardından yine gözyaşı döküldü, yine bayraklara sarılı tabutlar karşılandı.
Bir annenin feryadı tüm Türkiye'nin yüreğini deldi geçti.
Yine “Vatan sağ olsun” dedik ama aslında yüreğimizin bir parçası eksildi.

Artık bu şehadetler karşısında sadece dua etmek yetmiyor…
Bu kadar değerli canlar, böylesine sessiz bir şekilde aramızdan gidiyorsa, önlem almamak da en büyük sorumluluktur.
Hem görev yapan askerlerimiz için, hem onların aileleri için daha fazla koruma, daha fazla güvenlik protokolü şarttır.

Dualarımız gökyüzüne yükseliyor bugün:
"Allah’ım, bu vatan uğruna hayatlarını feda eden kahraman Mehmetçiklerimizi cennetinde ağırlamanı diliyoruz. Ailelerine sabır, milletimize birlik ver."

Şehitlerimiz için sadece üzülmek değil, onların emanetine sahip çıkmak da bizlerin boynunun borcudur.

Kim bilir o mağarada ne tür bir sessizlik çöktü üzerlerine?
Ama bildiğimiz bir şey var ki, bu çocuklar görevlerini kahramanca yaparken, sessiz bir şehadete yürüdüler.

Metan gazı zehirlenmesi; görünmeyen, kokusuz ama öldürücü…
Maalesef tedbir alınmadığında sonuçları böylesine ağır olabiliyor.
Bu noktada da bir başka sorumluluk alanı karşımıza çıkıyor:
Oradaki askerimizin can güvenliği için yeterli ölçüm cihazı, koruyucu donanım, eğitim ve rehberlik sağlandı mı?
Bunlar artık kamuoyunun değil, devletin vicdanının soracağı sorulardır.

Her biri ayrı bir hikâyeydi.
Birisi yeni nişanlıydı, biri annesinin gözbebeği…
Evlatlarımızın ardından yine gözyaşı döküldü, yine bayraklara sarılı tabutlar karşılandı.
Bir annenin feryadı tüm Türkiye'nin yüreğini deldi geçti.
Yine “Vatan sağ olsun” dedik ama aslında yüreğimizin bir parçası eksildi.

Artık bu şehadetler karşısında sadece dua etmek yetmiyor…
Bu kadar değerli canlar, böylesine sessiz bir şekilde aramızdan gidiyorsa, önlem almamak da en büyük sorumluluktur.
Hem görev yapan askerlerimiz için, hem onların aileleri için daha fazla koruma, daha fazla güvenlik protokolü şarttır.

Dualarımız gökyüzüne yükseliyor bugün:
"Allah’ım, bu vatan uğruna hayatlarını feda eden kahraman Mehmetçiklerimizi cennetinde ağırlamanı diliyoruz. Ailelerine sabır, milletimize birlik ver."

Şehitlerimiz için sadece üzülmek değil, onların emanetine sahip çıkmak da bizlerin boynunun borcudur.

URFADABUGUN.COM HABER SİTESİ YAZARI – İBRAHİM UYGUR