Trafik... Hepimizin her gün içinde bulunduğu, kimi zaman direksiyon başında, kimi zaman yaya olarak maruz kaldığımız dev bir sistem. Ama bu sistemin en hassas noktası, insan hatası. Ve maalesef, o hatalardan biri de hâlâ değişmeyen bir alışkanlık: alkollü araç kullanmak.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya geçtiğimiz günlerde kamuoyuyla çok çarpıcı bir veri paylaştı. 1 Ocak - 12 Haziran 2025 tarihleri arasında, tam 102 bin 725 sürücüye “alkol etkisinde araç kullanmak”tan işlem yapılmış! Dile kolay... Bu sayı, sadece bir istatistik değil. Her biri bir kazaya, bir ölüme, bir sakatlığa veya bir aile dramına dönüşebilecek potansiyel tehlikeler.
Sayın Bakan’ın sözleri çok net ve yerinde:
“Lütfen alkollü araç kullanmayın. Bir anlık hata, bir ömürlük pişmanlık olmasın.”
Evet, hepimiz bir yerlere yetişmeye çalışıyoruz, bazen eğleniyoruz, bazen üzülüyoruz... Ama hiçbir sebep, direksiyon başına alkollü oturmayı mazur göstermez. Çünkü bu, sadece kendini değil, başkalarını da tehlikeye atmak demek.
Biliyor musunuz? Birçok trafik kazasının altında alkolün etkisiyle yavaşlayan refleksler, dağılan dikkat ve düşünce bozuklukları yatıyor. Bu bilimsel olarak da defalarca kanıtlandı. Ama hâlâ bazı insanlar, birkaç kadeh içki sonrası direksiyon başına geçebiliyor. Hâlâ bazıları, “bana bir şey olmaz” özgüvensizliğine kapılıyor.
Ancak her kazadan sonra aynı haberleri duyuyoruz:
“Karşı yönden gelen araç sürücüsünün alkollü olduğu tespit edildi...”
“Kazanın ardından yapılan ölçümde alkol promili yasal sınırın üzerindeydi...”
Ve ardından gözyaşları, parçalanan hayatlar, geri dönmeyen canlar...
Trafik ekipleri gece gündüz görevde. Denetimler artmış durumda. Bakanlık, kararlı. Ama mesele sadece cezai işlem değil. Mesele bilinç. Mesele vicdan. Mesele insan hayatına verdiğimiz değer.
Önümüz yaz... Tatiller, bayramlar, uzun yolculuklar... Lütfen bu dönemlerde daha da dikkatli olalım. Aracınızı içkiliyseniz kullanmayın. Taksi çağırın, bir yakınınızı arayın, gerekiyorsa yürüyün... Ama direksiyona geçmeyin!
Unutmayın:
Trafik kuralları sizi yavaşlatmaz, hayatta tutar.
Direksiyon bir oyun yeri değil, sorumluluk yeridir.
Son sözüm: Herkesin sevdiklerine sağ salim kavuştuğu, gözyaşlarının dökülmediği, yolların huzurla dolduğu bir Türkiye hayal ediyorum. Bu hayale ulaşmak için her birimizin yapacağı bir şey var: Akıllı olmak, dikkatli olmak, sorumluluk sahibi olmak.
